
Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosu (1923-1950) ile ilgili bilgi veriniz.
Türk edebiyatında geleneksel Türk tiyatrosu yüzyıllarca varlığını sürdürmüştür. Modern tiyatro Türk edebiyatına Tanzimat Dönemi’nde batıdan gelmiştir. İlk yerli tiyatro eserimiz bu dönemde kaleme alınmıştır. Milli Edebiyat Dönemi’nde de gelişmeye devam etmiştir. Cumhuriyet Dönemi’nde ise devlet konservatuvarlarının, devlet ve şehir tiyatrolarının açılması, özel tiyatro gruplarının oluşması ile tiyatro türü gelişimini güçlenerek devam ettirmiştir. Cumhuriyet Dönemi’nde Batı tiyatrosu örnek alınarak trajedi, komedi ve dram türünde tiyatro örnekleri verilmiştir. Bu dönemde Muhsin Ertuğrul modern Türk tiyatrosunun oluşmasına önemli katkılar sağlamıştır.
Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosu (1950-1980) ile ilgili bilgi veriniz.
1950- 1980 yılları arasında Türk tiyatrosu büyük bir hareketlilik ve çeşitlilik göstermiştir. Bu dönemde toplumsal ve siyasal değişimler tiyatroya da yansımış; eserlerde toplumun sorunları, siyasal çalkantılar ve bireysel çatışmalar sahneye taşınmış İşlenen konular çeşitlenmiştir. Tiyatro teknik açıdan güçlenmiştir. Adalet Ağaoğlu, Orhan Asena, Güngör Dilmen gibi yeni yazarlar çağdaş konulara eğilerek tiyatroya derinlik kazandırmışlardır. Aynı zamanda devlet tiyatroları ve özel tiyatrolar hem klasik hem de modern eserleri sahneleyerek tiyatronun yaygınlaşmasına zemin hazırlamıştır. Toplumcu gerçekçi tiyatro özellikle 1960’lar ve 70’lerde etkili olmuş mesaj veren ve halkın ilgisini daha fazla çeken oyunlar bu dönemde çoğalmıştır.
Dünya edebiyatında tiyatro:
Tiyatro dünya edebiyatında binlerce yıllık geçmişe sahip, kültürel arası evrim geçiren köklü bir sanat dalıdır. Her dönemde farklı tarz ve akımlarla gelişimini sürdürmüştür. Tiyatronun temelleri MÖ 5. yüzyılda Antik Yunan’da atıldı. Tiyatronun Antik Yunan’da bağ bozumu tanrısı Dionysos adına yapılan dinsel törenlerde ortaya çıktığı söylenir. Aristofanes, Sophokles, Euripides gibi Yunan yazarlar trajedi ve komedya türlerinde eserler vererek tiyatronun ilk büyük örneklerini oluşturmuşlardır. Bu dönemde tiyatro dini törenlerle iç içe geçmiş ve toplumun ahlaki ve kültürel değerlerini yansıtan bir işlev üstlenmiştir. Antik Yunan’dan sonra Roma tiyatrosu da gelişmiştir. Rönesans Dönemi’nde ise tiyatro, Avrupa’da büyük bir yeniden doğuş yaşamıştır. Büyük yazarlar tiyatroyu zirveye taşımıştır.
Eleştiri nedir?
Eleştiri (tenkit) bir sanat eserini iyi ve kötü yönleriyle belirli ölçütlere göre değerlendiren, yorumlayan metin türüdür. Eleştiri metinlerinde amaç eserin güçlü ve zayıf yönlerini ortaya koymak, okur için yol gösterici değerlendirmelerde bulunmaktır. Eleştiriler bilgi birikimi ve yorum gücü gerektirir. Bu sebeple alanında yetkin kişiler, yazarlar tarafından kaleme alınır. Bu metin türünde sanat eserinin içeriği, biçimi, dili ve yazınsal değeri üzerinde durulur. Eleştirmen hem kendi görüşlerini belirtir hem de eserle ilgili genel geçer ölçütleri dikkate alır. Açık, anlaşılır, tutarlı bir anlatım kullanılır. Yazar öznel yorum yaparken bile bunu temellendirmeye özen gösterir. Eleştir, okura bir eseri daha derinlemesine kavrama ve değerlendirme imkanı sunan yorumlayıcı ve analitik bir metin türüdür.
Cumhuriyet öncesinde eleştiri türünün gelişimi hakkında bilgi veriniz.
Eleştiri metin türünün gelişimi Türk edebiyatında Batı etkisinin hissedilmeye başlandığı Tanzimat Dönemi’yle birlikte önem kazanmıştır. Geleneksel divan ve halk edebiyatlarında bugünkü anlamıyla sistemli bir eleştiri anlayışı bulunmamaktadır. Divan edebiyatındaki hicivler ve halk edebiyatındaki taşlamalar daha çok bireysel yergiye dayalı şiirlerdir. Tanzimat Dönemi’yle beraber edebiyat ve sanat üzerine düşünme, tartışma ve değerlendirme süreci başlamıştır. Namık Kemal, Ziya Paşa, Recaizade Mahmut Ekrem, Muallim Naci, Mizancı Murat, Beşir Fuat bu dönem eleştiri türünün önemli yazarlarıdır. Türk edebiyatındaki Batılı anlamda ilk eleştiri örneği Namık Kemal’in ”Tahribi Harabat” adlı eseridir. Servet-i Fünun Dönemi’nde eleştiri daha çok estetik ve teknik yönüyle gelişmiştir. Tevfik Fikret, Ahmet Şuayip gibi isimler Batı edebiyatından etkilenerek eleştiri yazıları kaleme almış, sanatın biçimsel özelliklerine dikkat çekmişlerdir. Bu dönemde eleştiri, edebiyatın iç yapısına yönelik daha derinlikli bir anlayış kazanmıştır. Fecr-i Ati Dönemi’nde Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ahmet Haşim eleştiri türünde yazan sanatçılardır. Milli Edebiyat Dönemi’nde eleştiri hem sanatın hem de toplumun ihtiyaçları doğrultusunda yönlendirilmiştir. Ali Canip’in ”Milli Edebiyat Meselesi ve Canip Bey’le Münakaşalarım” adlı eseri eleştiri türünün tanınmış örneklerindendir.
Cumhuriyet Dönemi’nde eleştirinin gelişimi hakkında bilgi veriniz.
Bu dönemde eleştiri, sadece eserleri değerlendirme amacı taşımamış; aynı zamanda edebiyatın yönünü belirleyen, düşünce dünyasını etkileyen bir tür haline gelmiştir. 1920’li ve 30’lu yıllarda eleştiri daha çok ideolojik ve didaktik özellikler taşırken 1940’lardan itibaren edebi ve estetik ölçütlere dayalı bir eleştiri anlayışı gelişmeye başlamıştır. Nurullah Ataç öznel eleştirinin önde gelen temsilcisi olarak dikkat çekerken Mehmet Kaplan, daha bilimsel ve biçimsel yöntemlerle eserler değerlendirilmeye başlanmıştır. Fethi Naci, Berna Moran, Tahsin Yücel gibi isimler eleştirinin hem bilimsel hem de toplumcu yönünü geliştiren önemli eleştirmenlerdendir. Cumhuriyet Dönemi’nde dergiler, gazeteler ve akademik yayınlar eleştiri kültürünün yaygınlaşmasında büyük rol oynamıştır.