1.Edebiyat ve toplum arasındaki ilişkiyi açıklayınız.

Her edebi eser hangi dönemde üretilmiş olursa olsun, bir toplumun içinde oluşur. Onu üreten sanatçı toplumun bir parçasıdır. Ve her eser içinde oluştuğu toplumun izlerini taşır. Edebi eserler, bir toplumun ortak hafızasını oluşturan ürünlerdir. Bu nedenledir ki bir toplumun kültürünü ve yaşantısını bilmek bu eserleri okumaktan, incelemekten geçer. Aynı zamanda edebiyat hem geçmişte hem de bugün toplumsal sorunları gündemine taşıyarak toplumsal değişimler de yaratabilir.

 

2.Edebi akımlar ve özellikleri:

–>Hümanizm(İnsancılık)

  • 14. yüzyılda İtalya’da ortaya çıkmıştır.
  • Ortaçağ’ın baskıcı anlayışına tepki göstermiştir.
  • ”Edebiyatta Rönesans” olarak adlandırılmıştır.
  • Dil, din farkı gözetmeden bütün insanlar aynıdır.
  • Sanatın asıl konusu insandır.
  • Evrensel bir özellik gösterir.

Temsilcileri:

Dünya edebiyatı: Dante, Boccacio, Cervantes, Montaigne…

Türk edebiyatı: Nurullah Ataç, Orhan Burian, Sabahattin Eyuboğlu, Vedat Günyol

 

–>Klasisizm(Kuralcılık)

  • Yüzyılda Fransa’da doğmuştur.
  • Descartes’ın ‘’Rasyonalizm’’ felsefesinin sanata yansımasıdır.
  • Akıl ve sağduyu önemsenir.
  • Eski Yunan ve Latin edebiyatları örnek alınır.
  • Kuralcı bir edebi anlayışı vardır.
  • Kahramanlar seçkin kişilerdir. Yüksek zümreye hitap eder.
  • Sanat sanat içindir.
  • Kahramanlar tip özelliği gösterir.
  • Dış doğa önemsiz, insanın iç doğası önemlidir.

Temsilcileri:

Dünya edebiyatı: Moliere, Fenolon, Corneille, Madam De La Fayette, Racine, Mallarma,

La Fontaine, La Bruyere.

Türk edebiyatı: Şinasi, Ahmet Vefik Paşa, Direktör Ali Bey.

–>Romantizm (Coşumculuk)

  • Yüzyılın başlarında klasisizme tepki olarak Fransa’da gelişmiştir.
  • Fransız yazar Victor Hugo, Hernani adlı oyunuyla romantizm akımını başarıya ulaştırmıştır.
  • Duygu ve hayaller ön plandadır.
  • Konularını günlük hayattan, Hristiyanlık mucizelerinden, milli tarihten alır.
  • İyi-kötü, güzel-çirkin gibi çatışmalar ön plandadır.
  • İyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür.
  • Doğa tasvirleri çok uzundur.
  • Kahramanlar karakter özelliği gösterir.
  • ‘’Sanat, toplum içindir.’’ Anlayışı ön plandadır.

 

Temsilcileri:

Dünya edebiyatı: Victor Hugo, Goethe, Puşkin, Schiller, Aleksandre Dumas Pere, Lord Byran, Lamartine, Chateaubriant.

Türk edebiyatı: Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami, Abdülhak Hamit Tarhan.

 

–>Realizm (Gerçekçilik)

  • Yüzyılın ikinci yarısında romantizme tepki olarak Fransa’da ortaya çıkan ve Rusya’da gelişen bir akımdır.
  • Auguste Comte’un pozitivizm felsefesine dayanır.
  • Nesnellik ön plandadır.
  • Gözleme önem verilir.
  • Doğa tasvirleri kişilerin ruhsal durumlarını yansıtmak için yapılır.
  • Açık bir dil kullanılmıştır.

Temsilcileri:

Dünya edebiyatı: Gustave Flaubert, Stendhal, Honore De Balzac, Daniel Defoe, Charles Dickens, Ernest Hemingvay, Turgenyev, Anton Çehov, Gorki, Gogol, Tolstoy, Dostoyevski.

Türk edebiyatı: Recaizade Mahmut Ekrem, Ömer Seyfettin, Mehmet Rauf, Halit Ziya Uşaklıgil, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Halide Edip Adıvar, Yahya Kemal, Orhan Kemal.

–>Natüralizm( Doğalcılık)

  • Fransa’da ortaya çıkmıştır.
  • Kurucusu Emile Zola’dır.
  • Realizme tepki değildir onun daha katı halidir.
  • Determinizmin : ‘’Aynı nedenler, aynı koşullar altında aynı sonuçları meydana getirir.’’ Felsefesini ilke edinmiştir.
  • Toplumu büyük bir laboratuvar, insanı deney konusu, sanatçıyı da bilim insanı olarak kabul etmişlerdir.
  • Natüralistlere göre insan yaşamını etkileyen iki temel unsur vardır: Soyaçekim, çevre.
  • Sanat toplum içindir, ilkesi benimsenmiştir.

Temsilcileri:

Dünya edebiyatı: Emile Zola, Guy De Maupassant, Goncourt Kardeşler, Alphanse Daudet, Ernest Hemingvay, John Steinback, Henrik İbsen.

Türk edebiyatı: Hüseyin Rahmi Gürpınar, Nabizade Nazım, Beşir Fuat, Selahattin Enis.

 

 

–>Parnasizm

  • Romantik şiire tepki olarak ortaya çıkar.
  • Realizm ve natüralizmin şiire yansımış şeklidir.
  • Doğal güzelliğe ve dış görünüşe önem verilmiştir.(plastik güzellik)
  • Biçim kusursuzluğu önemsenmiştir.
  • Sanat, sanat içindir.
  • Eski Yunan ve Latin kültürüne yeniden dönülmüş, akıl ve düşünce önemsenmiştir.

Temsilcileri:

Dünya edebiyatı: T. Gautier, T.Banville, Francois Coppee, Jase Maria de Heredia, Leconte de Lisle, Sully Prudhomme.

Türk edebiyatı: Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Yahya Kemal.

                                                                                                                                                                         

–>Sembolizm(Simgecilik)

  • Parnasizme tepki olarak doğmuştur.
  • Şiirde gerçekliği değil, gerçekliğin kişide uyandırdığı etkiyi anlatmak istemişlerdir.
  • Şiir anlaşılmak için değil hissedilmek içindir.(Anlam kapalılığı)
  • Musikiye önem vermişlerdir.
  • Gerçeklerden kaçıp hayale sığınma, durgun göller, gün batımı, sararmış yapraklar, ay ışığı vb. temalar üzerinde durmuştur.

               Dünya edebiyatı: Baudelaire, Mallarme, Arthur Rimbaud, Paul Verlaine, Paul Valery, Edgar Allen Poe.

               Türk edebiyatı: Cenap Şahabettin, Ahmet Haşim…

–>Empresyonizm (İzlenimcilik)

  • Bu akımdan etkilenen sanatçılar çevrelerindeki varlıkların kendilerinde bıraktığı izlenimleri işlemişlerdir.
  • Gerçek, kişinin izlenimlerine göre değişir anlayışındadırlar.
  • Resim sanatında daha çok etkili olmuştur.

Temsilcileri:

Dünya edebiyatı: Arthur Rimbaud, Paul Verlaine, Rainer Marla Rilke.

Türk edebiyatında: Ahmet Haşim, Ahmet Muhip Dıranas, Cahit Sıtkı Tarancı.

 

–>Ekspresyonizm (Dışavurumculuk)

  • Sanatta anlamlı olan dış dünyayı yansıtmak değil insanın iç dünyasındakileri yansıtmaktır.
  • Duyguların ve iç dünyanın ön plana çıkarıldığı 20. yüzyıl sanat akımıdır.
  • Öznel gerçeklik ve iç gözlem önemlidir.
  • Franz Kafka tarafından Almanca yazılmış romanlar dışavurumcu olarak isimlendirilmektedir.

Temsilcileri:

Dünya edebiyatı: Franz Kafka, James Joyce, Eugene O’Neill.

 

–>Fütürizm (Gelecekçilik)

  • yüzyılda İtalyan şair Marinetti’nin yayımladığı bir bildirge ile ortaya çıkmıştır.
  • ‘’Sanat, hızla değişen çağa ayak uydurmalı ve dinamik olmalıdır.’’ anlayışı hâkimdir.
  • Geleneksel olan her şeye karşı çıkılmıştır.
  • Hız ve dinamizm her şeyden önemlidir.
  • Serbest nazımı kullanmışlardır.
  • Dünya Savaşı’ndan sonra yerini Dadaizm’e bırakmıştır.

Temsilcileri:

Dünya edebiyatı: Marinetti, Mayakovski.

Türk edebiyatı: Nazım Hikmet.

–>Dadaizm (Kuralsızlık)

  • Kuralsızlığı kural olarak benimseyen bu akım İtalyan şair Tristan Tzara tarafından ortaya konmuştur.
  • Dil ve estetik kurallarını yıkıp akla dayalı düzene karşı çıkmak amaçtır.
  • En belirgin özelliği insanları şaşırtmak ve harekete geçirmektir.

Temsilcileri:

Dünya edebiyatı: Tristan Tzara, Francis Picabia.

–>Sürrealizm (Gerçeküstücülük)

  • Bilinçaltının karmaşık dünyasını sanata aktarmayı amaçlayan bu akım 1934’de Fransa’da ortaya çıkmıştır. Kurucusu, Andre Breton’dur.
  • Sürrealistler, Sigmund Freud’un düşüncelerini benimsemiştir.
  • Akıl ve mantığın kontrolünde yazılan eserler gerçek değildir.
  • Bilinçaltı sanatın gerçek kaynağıdır.
  • Noktalama işaretlerine karşı çıkmışlardır.
  • Bir yapıtta insanın iyi yönlerinin yanında ahlaki olmayan yönleri de olmalıdır.

Temsilcileri:

Dünya Edebiyatı: Andre Breton, Louis Aragon, Philippe Soupault, Rene Char…

Türk edebiyatı: Sezai Karakoç, Cemal Süreya, İlhan Berk…

–>Egzistansiyalizm( Varoluşçuluk)

  • Asıl etkisini İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gösteren varoluşçuluk akımının kurucusu Fransız yazar Jean Paul Sartre’dır.
  • Akım, Descartes’in ‘’Düşünüyorum öyleyse varım.’’ görüşüne dayanır.
  • İnsan kendi eylemlerini kendisi seçmelidir.
  • Yazar, topluma yön vermelidir.
  • Üslupçu yazarları eleştirirler.

Temsilcileri:

Dünya edebiyatı: Jean Paul Sartre, Albert Camus, Andre Malraux, Simone de Beauvoir.

Türk edebiyatı: Melih Cevdet Anday, Edip Cansever, Leyla Erbil, Yusuf Atılgan…

–>Modernizm

  • Modernizm; geleneksel olanı reddedip geçmişe karşı çıkan ve şimdiki zamanı yücelten, eskinin yerine yeninin getirilmesi gerektiğini savunan bir düşünce tarzıdır.
  • Gerçeğin dış dünyada değil insanın iç dünyasında olduğuna inanır. Bu nedenle bilinçaltına yönelir.
  • Eserlerde bilinç akışı, iç monolog gibi teknikler kullanılır.
  • Modernist yazarlar alegorik anlatımdan ve çağrışımlardan yararlanarak şiirsel bir dil oluştururlar.
  • Yalnızlık, toplumdan kaçış gibi konuları işlerler, bireysellik en sık işlenen temadır.

Temsilcileri:

Dünya edebiyatı: Franz Kafka, Wirginia Woolf, James Joyce, Marcel Proust.

Türk edebiyatı: Oğuz Atay, Ferit Edgü, Bilge Karasu, Adalet Ağaoğlu, Sait Faik Abasıyanık, Yusuf Atılgan…

 

3.1923-1940 arası Türk hikâyeciliğinin özelliklerini yazınız.

  • Tanzimat Dönemi’yle edebiyatımıza giren hikâye türü Cumhuriyet döneminde de gelişimini sürdürmeye devam etmiştir.
  • Hikâyede konu çeşitlenmiş; batılılaşma, köy ve kasaba hayatı, bireyin psikolojik sorunları, toplumsal değişimler gibi toplumu ilgilendiren konulara ağırlık verilmiştir.
  • Yazarlar genellikle eserlerini gözlemci gerçekçi bakış açısıyla kaleme almıştır.
  • İlk yıllarda Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi Milli Edebiyat Dönemi yazarları hikâye türünde eserler yazmışlardır.
  • Bu dönemde yazan Sait Faik Abasıyanık, durum öykücülüğünde en başarılı hikâye yazarıdır. İstanbul hikâyecisi olarak da bilinir.

Lüzumsuz Adam, Mahalle Kahvesi, Havada Bulut gibi hikâyelerinde toplumun acı çeken kesimlerine yönelmiştir. İlk hikâyelerinde çocukluk ve ilk gençlik yıllarını anlatmıştır.

Alemdağ’da Var Bir Yılan adlı hikâyesinde gerçeküstücülüğe yönelmiştir.

Diğer hikâyeleri: Semaver, Sarnıç, Şahmerdan, Kumpanya, Havuz Başı, Son Kuşlar…

  • Memduh Şevket Esendal, yine bu dönemdeki durum hikâyeciliğinde başarılı diğer yazarımızdır. Samimi bir üslubu vardır. Hikâyeleri: Otlakçı, Mendil Altında, Hava Parası, Temiz Sevgiler, Kelepir, Bir Kucak Çiçek, İhtiyar Çilingir, Gönül Kaçanı Kovalar…
  • Cevat Şakir Kabaağaçlı hikâyelerinde Bodrum’u ve deniz insanını anlatmıştır. Halikarnas Balıkçısı olarak bilinir. Hikâyeleri: Merhaba Akdeniz, Gülen Ada, Dalgıçlar, Parmak Damgası, Ege’nin Dibi, Yaşasın Deniz, Çiçeklerin Düğünü…
  • Sabahattin Ali, toplumcu gerçekçiliğin hikâye alanındaki en önemli temsilcilerindendir. Sade bir dil ile olay hikâyesi yazmıştır. Hikâyeleri: Değirmen, Kağnı, Sırça Köşk, Yeni Dünya, Ses.

 

4.1940-1960 arası Türk hikâyeciliğinin özelliklerini yazınız.

  • Üst üste yaşanan iki dünya savaşından sonra Anadolu’nun durumu ve toplumdaki ahlâkî çöküntüler hikâyelerde ağırlıklı olarak işlenmiş ve eleştirilmiştir. Sanatçılar; yoksulluğu, ezilmişliği ve savaş karşıtlığını eserlerinde konu edinmiştir.
  • Genellikle gözleme dayalı gerçekçi hikâyeler ele alınmıştır.
  • Farklı hikâye anlayışlarının örnekleri verilmiştir. 1940-1960 arasında etkili olan hikâye anlayışları:

 

  • Toplumcu gerçekçi hikâyeler
  • Bireyin iç dünyasını yansıtan hikâyeler
  • Milli-dini duyarlılıkla yazılan hikâyeler
  • Modernist hikâyeler.

 

5.Toplumcu gerçekçi hikâyelerin özellikleri nelerdir? Temsilcileri ve eserleri ile birlikte yazınız.

  • Toplumcu dünya görüşüne yaslanan edebi bir anlayıştır.
  • Yazar, eserlerini topluma ulaşabilmek için bir araç olarak görür.
  • ‘’Sanat, toplum içindir.’’ anlayışı egemendir.
  • Köy ve köylünün sorunları, toprak kavgaları, ağa-köylü çatışmaları, köyden kente göçün beraberinde getirdiği sıkıntılar, işçilerin yaşam mücadelesi hikâyelerde işlenen konulardır.
  • Temsilcileri ve önemli hikâyeleri:
  • Kemal Tahir: Göl İnsanları
  • Orhan Kemal: Ekmek Kavgası, Çamaşırcının Kızı, Önce Ekmek, Mahalle Kavgası…
  • Yaşar Kemal: Sarı Sıcak
  • Samim Kocagöz: Telli Kavak, Sam Amca, Sığınak…
  • Fakir Baykurt: Efendilik Savaşı, Karın Ağrısı, Efendilik Savaşı…

(Hikâyelerinin yanı sıra Yılanların Öcü romanı da karşına çıkabilir!)

  • Haldun Taner: Yaşasın Demokrasi, Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu, On İkiye Bir Var, Tuş…

 

 

6.Bireyin iç dünyasını yansıtan hikâyelerin özellikleri nelerdir? Temsilcileri ve eserleriyle birlikte yazınız.

  • Kişilerin psikolojisi üzerinde durulmuş, kişinin iç dünyası tüm çıplaklığıyla yansıtılmıştır.
  • Yalnızlık, yabancılaşma, bilinçaltı, bunalım gibi konular işlenmiştir.
  • Çağrışımlara dayalı sanatsal bir dil kullanılmıştır.
  • Olay ve merak unsuru ikinci plana atılmıştır.
  • Temsilcileri ve önemli hikâyeleri:
  • Ahmet Hamdi Tanpınar: Abdullah Efendi’nin Rüyaları, Yaz Yağmuru.
  • Tarık Buğra: Oğlumuz, Yarın Diye Bir Şey Yoktur, İki Uyku Arasında.

                       

 

7.Modernist hikâyelerin özellikleri nelerdir? Temsilcileri ve eserleriyle birlikte yazınız.

  • Yerleşmiş kuralları değiştirmek amacı ile yazılan eserlerdir.
  • Gelenekselleşmiş olanı reddederler.
  • Merkez olarak insanı alırlar. İnsanın bunalımları ve toplum ile olan çatışmaları konu olarak işlenir.
  • İletişimsizlik, yalnızlık, huzursuzluk gibi temalar işlenirken geleneksel anlatımı reddedip iç çözümleme, iç monolog, bilinç akışı gibi teknikler kullanırlar.
  • Olay örgüsü ile mekân geri planda kalır.
  • Temsilciler ve önemli hikâyeleri:
  • Yusuf Atılgan: ( Aylak Adam, Anayurt Oteli romanları da önemlidir.)
  • Ferit Edgü: Kaçkınlar, Bozgun, Binbir Hece…
  • Nezihe Meriç: Bozbulanık, Dumanaltı, Topal Koşma…

 

8.Milli-dini duyarlılıkla yazılan hikâyelerin özellikleri nelerdir? Temsilcileri ve eserleriyle birlikte yazınız.

  • Anadolu ve yurt gerçekleri, Türkçülük, ulusal değerler, Doğu-Batı çatışması… gibi konular işlenmiştir.
  • Türkçülük ve İslamcılık akımlarının etkisi vardır.
  • Geleneksel kültür önemsenmiştir.
  • Mustafa Necati Sepetçioğlu: Menekşeler Ölmemeli, Bir Büyülü Dünya ki…