1)Nazım birimi nedir?

Şiirin her bir satırına dize ya da mısra denir. Nazım birimi bir şiirin kaçarlı dize gruplarıyla yazıldığını ifade eden, şiirin en temel kavramlarından biridir.

  • Beyit: İki dizelik nazım birimine beyit denir. Divan şiirinin temel nazım birimidir.

Örnek:

Beni cândan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı

Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı (Fuzulî)

  • Dörtlük: Dört dizeden oluşan nazım birimidir. Halk şiirinin temel nazım birimidir.

  Örnek:

Uzun ince bir yoldayım

Gidiyorum gündüz gece

Bilmiyorum ne haldeyim

Gidiyorum gündüz gece

 

Dünyaya geldiğim anda

Yürüdüm aynı zamanda

İki kapılı bir handa

Gidiyorum gündüz gece

… (Aşık Veysel Şatıroğlu)

  • Bent: Üç ya da daha fazla dizeden oluşan bölümlere bent denir.

 

Örnek:

 

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı

Önce hafiften bir rüzgâr esiyor

Yavaş yavaş sallanıyor yapraklar ağaçlarda

Uzaklarda, çok uzaklarda

Sucuların hiç durmayan çıngırakları

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. (Orhan Veli Kanık)

 

 2)Nazım biçimi (şekli) ve nazım türü nedir? Türk edebiyatındaki nazım biçimleri ve türleri nelerdir? (ÖNEMLİ!)

 Türk edebiyatında özellikle dönemsel olarak farklı nazım şekilleri kullanılmıştır. Şiirin nazım birimi, ölçü özellikleri ve uyak (kafiye) şeması onun nazım biçimi belirler.

Bir şiirin işlediği konuya göre aldığı isimdir. Şiirin nazım biçimi belirlenirken şekline ait özellikler
(nazım birimi, kafiye düzeni, ölçü vb.), nazım türü belirlenirken içerik (konu, tema vb.) esas alınır.

 

3)Şiirde ahenk unsurları nelerdir?

  • Redif
  • Uyak
  • Ölçü
  • Asonans
  • Aliterasyon

 

4)Redif nedir?

Dize sonlarında uyaktan sonra gelen anlamı ve yazılışı aynı kelimelerin, görevce ve sesçe özdeş eklerin kullanılmasına redif denir.

 

Koyun verdi kuzu verdi süt verdi                                     Yazılışı ve anlamları aynı olduğu için

Yemek verdi ekmek verdi et verdi                                   ‘verdi’ sözcükleri kelime halinde

Kazma ile dövmeyince kıt verdi                                        rediftir.

Benim sadık yârim kara topraktır.

Âşık Veysel

 

Beni cândan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı                                  ‘-maz mı’ ekleri görevce ve

Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı                            sesçe aynı olduğu için ek        

                                                                 (Fuzulî)                                          halinde rediftir.

 

DİKKAT!

Redif olan eklerde bazen ünlü ya da ünsüz harfler ses olayına uğrayıp görünüşte farklı olabilir. Görevce özdeşlerse eğer yine redif kabul edilir. Örneğin ‘-de/-da’ bulunma eki ‘te/ta’ olarak da karşımıza çıkabilir bunlara dikkat etmeliyiz!

 

Nice güzellere bağlandım kaldım                                     ‘-dım, -dum ve -dım’ ekleri rediftir.

Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum                                Çünkü ekler görevce aynıdır.

Her türlü isteğim topraktan aldım                                      -dı ve -du geçmiş zaman eki. -m

Benim sadık yârim kara topraktır.                                        ise kişi ekidir.

(Aşık Veysel)

 

5)Uyak (Kafiye) nedir?

Dize sonlarındaki ses benzerliklerine uyak denir. Uyaklar varsa rediften önce gelir. Uyağın rediften farkı şudur: Dize sonlarındaki yazılışı okunuşu aynı fakat anlamı görevi farklı kelime ve ekler uyaktır. (Redifte görevlerinin ve anlamlarının da aynı olması gerekiyordu.)

Örnek:

Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,                            ‘ -rak’ lar sadece görünüşte aynıdır.

Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak…                       Sesçe benzerdir. Görevce özdeş

Ahmet Haşim                                                                                 değildir. Bu nedenle uyaktır.

 

Beş çeşit uyak vardır:

 

  • Yarım uyak: Tek ses benzerliğine dayanan uyaktır.

 

Kış gününde güller bitmez                                        ‘-mez’ ler REDİF

Dalında bülbüller ötmez                                              ‘t’ harfleri YARIM UYAK

Can arzular elim yetmez

Gönül selâm ister şimdi

Karacaoğlan

 

Güzel yüzün görülmezdi                                          ‘-ülmezdi, -ilmezdi’  REDİF

Bu aşk bende dirilmezdi                                              Her sözcükte ortak olan ‘r’

Güle kıymet verilmezdi                                               harfleri YARIM UYAK

Âşık ve maşuk olmasa

Âşık Veysel

 

  • Tam uyak: İki ses benzerliğine dayanan uyaktır.

               Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik                                  ‘-dik’ REDİF  , ‘-en’ TAM UYAK

               Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik                             

Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan                                    ‘-dan’ REDİF, ‘ol’ TAM UYAK

Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan (Yahya Kemal Beyatlı)

  • Zengin uyak: Üç ya da üçten fazla ses benzerliğine dayanan uyaktır.

 

Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,                                  ‘-rak’ ZENGİN UYAK

Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak

Ahmet Haşim

 

Can bedenden ayrılacak                                        ‘-cak’ ZENGİN UYAK

Tütmez baca yanmaz ocak

Selam olsun kucak kucak

Dostlar beni hatırlasın…

Âşık Veysel Şatıroğlu

 

DİKKAT!

“â –û –î” gibi uzun ünlüler iki harf kabul edilir.

 

 

Tahammül mülkünü yıkdın Hülâgû Hân mısın kâfir                         ân zengin uyak

Aman dünyâyı yakdın âteş-i sûzân mısın kâfir                                  mısın kâfir redif

 

‘ân’ sesi a-a-n olarak kabul edildiği için zengin uyaktır.

 

6)Kafiye örgüsü (uyak şeması) nedir?

Dize sonlarındaki kelimeler arasındaki benzerliklere göre bir gruplandırma yapışmasına kafiye şeması; kafiye düzeni ya da uyak örgüsü denir. Türk edebiyatında farklı uyak şemaları kullanılmıştır.

 

  • Düz uyak: Art arda gelen dizelerin uyaklı oluşuna dayanır. Bir dörtlükteki dizelerin a,a,a,a ya da a,a,a,b şeklinde sıralanmasıdır. Yani ya ilk üç dize ya da tüm dizeler birbiriyle uyaklı olmalıdır. Beyitlerde (ikiliklerde) aa, bb, cc… şeklindedir.

Örnek:

Boşa bağlanmamış bülbül gülüne   -a

Kar koysan köz olur aşkın külüne   -a

Şaştım kara bahtım tahammülüne -a

Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban      -b

Abdurrahim Karakoç

 

  • Çapraz uyak: Bir dörtlükte birinci dize ile üçüncü dizenin, ikinci dize ile de dördüncü dizenin kendi arasında kafiyeli olmasına çapraz uyak denir. Şeması a,b,a,b şeklindedir.

Örnek:

Bir hayâlet gibi dünya güzeli                a

Girdiğinden beri rü’yâlarına;                b

Hepsi meshûr, o muamma güzeli        a

Gittiler görmeye Kaf dağlarına.            b

Yahya Kemal BEYATLI

 

  • Sarmal uyak: Bir dörtlükte birinci dize ile dördüncü dizenin, aynı zamanda ikinci dize ve üçüncü düzenin uyaklı olmasına sarmal uyak denir. Uyak şeması a,b,b,a şeklindedir.

Örnek:

Anlamıyorum dilinden artık  a

Geceyi saran güzelliğin            b

İçim kör bir kuyu gibi derin     b

Ve sonsuz rüyasında yalnızlık. a

Orhan Veli Kanık

 

  • Mâni tipi uyak: Anonim halk edebiyatına ait olan mâni tek dörtlükten oluşur. Birinci, ikinci ve dördüncü dize kendi arasında uyaklı fakat üçüncü dize bağımsızdır.

Uyak şeması a,a,x,a şeklindedir.

Örnek:

Şu dağlar olmasaydı    a

Çiçeği solmasaydı        a

Ölüm Allah’ın emri      x

Ayrılık olmasaydı         a

 

  • Örüşük uyak: Terza Rima, üçer mısralık bendlerle yazılmış bir nazım biçimidir. aba bcb cdc ded e biçimindeki uyak düzeni, örüşük uyak olarak adlandırılır.

Örnek:

İLAHİ KOMEDYA

Hayat yolu ortasında kendimi           a

Karanlık bir orman içinde buldum.   a

Anladım yolumu kaybettiğimi.           a

 

Aklıma geldikçe hâlâ korktuğum        b

Bir yabani, haşin, büyük ormanı         c

Anlatırken bile ürperiyorum.               b

 

Ölümden daha korkunç buldum onu,  c

Ama başka iyi şeyler de vardı,                d

Söyleyim onların ne olduğunu.               c

 

7)Ölçü (vezin) nedir? Türk şiirinde kullanılan ölçüler nelerdir?

Ölçü, şiirin ses değerleriyle ilgili bir terimdir. Türk şiirinde; hece ölçüsü, aruz ölçüsü ve serbest ölçü olmak üzere üç farklı ölçü kullanılır.

  • Hece ölçüsü: Dizelerdeki hece sayısı eşitliğine dayanır. Türk edebiyatının milli ölçüsüdür. 7’li, 8’li, 11’li ve 14’lü olmak üzere dört hece kalıbı vardır. İslâmiyet öncesi Türk şiirinde ve halk edebiyatında fazlaca kullanılmıştır.

Hece ölçüsü ile yazılan bazı şiirlerde belli yerlerde kısa bir süre durulur. Buna durak denir.  Genellikle duraklar şu şekildedir:

 

3 + 4: 7

4 + 4: 8

4 + 4 + 3: 11 / 6 + 5: 11

7 + 7: 14

 

Örnek:

 

İncecikten/ bir kar yağar,

Tozar Elif/ Elif deyi…

Deli gönül/ abdal olmuş,

Gezer Elif/ Elif deyi..

 

Her dizedeki hece sayısı 8’dir. Bu nedenle 8’li hece ölçüsüyle yazılmıştır. Dördüncü heceden sonra durak noktası vardır. O halde 4 + 4 kalıbıyla yazılmıştır.

 

  • Aruz ölçüsü: Divan edebiyatı döneminde kullanılmaya başlanmış bir ölçüdür. Kaynağı Arap ve Fars edebiyatıdır. Hecelerin kısa (açık) ve uzun (kapalı) oluşuna dayanır. Ünlü harfle biten hecelere kısa (açık) hece, ünsüz harf ve uzun ünlü ( â gibi) ile biten hecelere kapalı (uzun) hece denir. Belirli kalıpları vardır. Şiir bu kalıplara uydurularak yazılır. Kısa heceler nokta (.), uzun heceler kısa çizgi (-) ile gösterilir.

 

Örnek:

 

Dinle neyden / kim hikâyet / etmede

 

_ . _ _ / _ . _ _ / _ . _

 

Ayrılıklar / dan şikâyet / etmede

 

_ . _ _ / _ . _ _ / _ . _

(Nahifî)

Aruzun Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün kalıbıyla yazılmıştır.

 

 

8)Edebi sanatlarla ilgili kısa bilgiler:

 

  1. Benzetme (Teşbih): Aralarında çeşitli yönlerden ilgi bulunan iki varlık ya da kavramdan zayıf olanın güçlü olana benzetilmesidir. Tam bir benzetmenin dört ögesi vardır. Dört ögeye de sahip benzetmeye aynı zamanda tam teşbih de denir.

Benzetme ögeleri: Benzeyen (benzetme yönü bakımından zayıf olan), benzetilen (benzetme yönü bakımından güçlü olan), benzetme yönü (benzetilen özellik), benzetme edatı (gibi, kadar, misal vb.)

Örnek:

 

Pamuk gibi yumuşak elleri vardı. à Eller, pamuğa benzetilmiştir.

 

Benzetme edatı: gibi

Benzetme yönü: yumuşak

Benzeyen: eller (yumuşaklık açısından pamuğa göre daha zayıf olduğu için)

Benzetilen: Pamuk (yumuşaklık açısından daha güçlü olduğu için)

 

 

Yolcuyum bir kuru yaprak misali

Rüzgârın önüne atılmışım ben

 

Benzetme edatı: Misal

Benzetme yönü: Kuru

Benzeyen: Kendisi

Benzetilen: Yaprak

 

DİKKAT!

Eğer benzetme edatı ve benzetme yönü yoksa, yani sadece benzeyen ve kendisine benzetilen var ise böyle benzetmelere teşbih-i beliğ ya da yalın teşbih denir.

Örnek:

Pamuk eller  –> benzeyen: el, benzetilen: pamuk

 

Mühür gözlüm seni elden sakınırım, kıskanırım –> benzeyen: göz, benzetilen: mühür

 

  1. İstiare (Eğretileme):

 

Sadece benzeyenin ya da kendisine benzetilenin bulunduğu benzetmelerdir.

Eğer sadece benzeyen varsa buna kapalı istiare, sadece benzetilen varsa buna açık istiare denir.

 

  • Askerlerimiz, düşman ordularına karşı dörtnala hücuma geçti.

 

 Benzeyen: Askerler

Benzetme yönü: Dörtnala koşmak (Askerler hız açısından ata benzetilmiştir. Fakat benzetilen (at) cümlede verilmemiştir. Bu nedenle kapalı istiaredir.)

 

  • Şakaklarıma kar mı yağdı; ne var? (Cahit Sıtkı Tarancı)

 

Benzeyen: (Şiirde verilmemiştir, şairin beyaz saçlarıdır.)

Benzetilen: Kar (Bu nedenle açık istiaredir.)

 

 

  1. Teşhis (Kişileştirme): İnsana ait özelliklerin, insan dışındaki varlıklara verilmesi sanatıdır.

 

Örnek:

  • Kaldırımlar bugün çok (Yorgunluk, kaldırımlara yüklenmiştir.)
  • Besbelli her saat artar kederi

  Belki de yüreği yara dağların.”  (Yüreği yaralı ve kederli olmak dağlara yüklenmiştir.)

 

 

  1. Konuşturma (İntak): İnsan dışındaki varlıkların konuşturulmasıdır.

Örnek:

  • Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
  • Dolap niçin inilersin

Derdim vardır inilerim

Ben Mevlâya aşık oldum

Onun için inilerim.

                             DİKKAT!

                             Konuşturmanın olduğu her yerde kişileştirme de vardır.

                             Fakat kişileştirmenin olduğu her yerde konuşturma olmayabilir.

  1. Tenasüp (Uygunluk): Şiir içerisin bir dize, beyit ya da bentte birbirini çağrıştıracak, anlamca arasında bağ olan sözcüklerin kullanılması sanatıdır.

 

Örnek:

  • Aramazdık gece mehtâbı yüzün parlarken

Bir uzak yıldıza benzerdi güneş sen varken (F. Nafiz Çamlıbel)

 

  • Ne nergis, ne leylak, ne lale ne gül;

Hepsiyle dolu bir selesin güzel

 

  1. Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması): Bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcük yerine kullanılmasıdır. İç- dış, sanatçı- eser, parça- bütün gibi ilişkiler kullanılır.

 

Örnek:

  • Tabağını hemen bitir! ( Tabak derken içindeki yemek kast edilmiştir. İç- dış ilişkisi ile benzetme amacı güdülmemiştir.)
  • Bugün Nazım Hikmet (Sanatçı değil, şiirleri kast edilmiş.)
  • Eve haber verip geliyorum. ( Ev değil, evin içindekiler. )

 

  1. Telmih ( Hatırlatma): Bir şiirde tarihi bir olaydan, herkesçe bilinen bir kişiden bahsedilmesidir.

Örnek:

  • Sultan Süleyman’a kalmayan dünya

Bu dağlar yerinden ayrılır bir gün.

  • Ekmek Leylâ oldu dostlarım

Mecnûn oldum peşi sıra giderim.

 

  1. Tezat (Karşıtlık): Birbirine zıt iki durumun ya da kavramın bir arada kullanılmasına tezat ya da karşıtlık denir.

Örnek:

  • Aşk derdiyle hoşem elçek ilacımdan tabib

Kılma derman ki helâkim zehri dermanındadır.

 

  1. Mübalağa (Abartma): Bir varlığı, kavramı ya da durumu; olduğundan daha büyük ya da daha küçük göstermeye mübalağa denir.

Örnek:

  • Bir ah çeksem dağı taşı eritir,

Gözüm yaşı değirmeni yürütür.

  • Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın.

 

  1. Hüsn-i Talil (Güzel Sebebe Bağlama): Bir olayı gerçekte olduğundan daha güzel bir sebebe bağlamaktır.

Örnek:

  • Güzel şeyler düşünelim diye

Yemyeşil oluvermiş ağaçlar

  • Gün senin için doğuyor, senin için

Ben bir yıldızım yıldızlar ortasında

 

  1. Konularına göre şiir türleri nelerdir?

 

  • Lirik Şiir: Aşk, sevgi, ayrılık, özlem gibi konuların işlendiği şiirlerdir.

 

Ben sana mecburum bilemezsin

Adını mıh gibi aklımda tutuyorum

Büyüdükçe büyüyor gözlerin

Ben sana mecburum bilemezsin

İçimi seninle ısıtıyorum.

Attila İlhan

  • Epik Şiir: Kahramanlık, yiğitlik, savaş, vatan sevgisi gibi konuların işlendiği şiirlerdir.

 

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

mezardan çıkmanın vaktidir!

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

Sakarya’da, İnönü’nde, Afyon’dakiler

Dumlupınar’dakiler de elbet…    Nazım Hikmet

  • Didaktik Şiir: Belli bir düşünceyi aşılamak veya belli bir konuda öğüt, bilgi vermek, bir ahlak dersi çıkarmak amacıyla yazılan öğretici şiirlerdir.

 

Dostum diye inanıp sır söyleme sakın

Ne kadar olsa da güvenilir ve yakın

Sırrın sende bile durup gizlenmezken

Durur mu hiç dostunda, iyi düşün.      (Atabetül Hakayık)

 

  • Satirik Şiir: Bir düşünceyi, kişiyi ya da toplumu eleştirmek için yazılan şiirlerdir.

 

Bir arzuhal yazsan makama varsan

Ağlasan derdini davanı sorsan

Ağır hasta olsan hekime varsan

Yarana bir ilaç sürmez parasız.   (Yahya Kemal Beyatlı)

 

  • Pastoral Şiir: Doğayı, doğanın güzelliklerini, kır ve köy hayatını anlatan şiirlerdir.

 

Derinden derine ırmaklar ağlar,

Uzaktan uzağa çoban çeşmesi.

Ey suyun sesinden anlayan bağlar,

 

Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi?  (Faruk Nafiz Çamlıbel)

 

 

  • Dramatik Şiir: Bazı tiyatro metinlerinde diyaloglar şiir şeklinde oluşturulur. Manzum tiyatrolarda yer alan bu şiirlere dramatik şiir denir.

 

ELEKTRA-SOPHOKLES

Bütün bildiklerimi anlatayım sana;

Ağlamaktan vazgeçmezsen, seni

Gün ışığı girmez bir yere kapatacaklar

Yurttan uzak bir mahzende yaşayacaksın

O zaman bol bol ağlarsın gerçek talihsizliğine

Düşün bunları felaket gelip çatınca

Beni kabahatli görme, aklını başına devşir