–> Masal nedir, özellikleri nelerdir?

Bilinmeyen bir zamanda ve bilinmeyen bir ülkede geçen, söyleyeni belli olmayan, olağanüstü olayların olağanüstü kahramanlarla anlatıldığı edebi metin türüne masal denir.

  • Sözlü edebiyatta gelişmiş anonim ürünlerdir.
  • Cin, peri, dev gibi düşsel varlıkların yanı sıra insanlar ve hayvanlar da masalın kahramanı olabilir.
  • Gerçek dışı olayların anlatıldığı bir metin türüdür.
  • Olayın geçtiği zaman net olarak belli değildir. (Bir varmış bir yokmuş…)
  • Genellikle duyulan geçmiş zaman ‘-mış/-miş’ kullanılır.
  • Mekân belirsizdir. Bilinmeyen bir masal ülkesinde geçer. (Kaf Dağı’nın ardında vb.)
  • Tekerleme ile başlar.
  • Sonunda iyi dilekte bulunulur. (‘’Onlar erdi muradına, biz çıkalım kerevetine.’’ gibi)
  • Kahramanlar tek yönlüdür. İyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür.
  • Eğitici ve öğreticidirler.
  • Dini motiflere rastlanmaz.
  • Yüzyıllar boyunca nesilden nesle aktarılarak yaşatılmıştır.
  • Günümüzde belli bir kişinin ortaya koyduğu yapma masallar da yazılmaktadır. Eflatun Cem Güney, edebiyatımızda “masalcı baba” olarak anılır. Pertev Naili Boratav’ın masallarla ilgili yaptığı iki önemli çalışma “Az Gittik Uz Gittik” ve “Zaman Zaman içinde” adı ile yayımlanmıştır. Billur Köşk Masalları, Tahir Alangu’ya aittir.

 

Masalın Bölümleri

  • Döşeme: Giriş tekerlemesinin olduğu bölümdür.
  • Serim: Olay, yer, zaman ve kişilerin tanıtıldığı temel unsurların verildiği bölümdür.
  • Düğüm: Olayın ayrıntılı anlatıldığı bölümdür.
  • Çözüm: Olayın sonuca bağlandığı bölümdür.
  • Dilek: Bitiş tekerlemesinin söylendiği ve dinleyicilere iyi dileklerde bulunulduğu bölümdür.

 

–> Fabl nedir? Özellikleri nelerdir?

Bitkilerin, hayvanların ve cansız varlıkların konuşturulduğu ders verici nitelikteki daha çok manzum şekilde yazılan metin türüne fabl denir.

  • İnsanlar arasında geçen olaylar alegorik bir şekilde genelde hayvanlar arasında geçmiş gibi anlatılır.
  • Teşhis (kişileştirme) ve intak (konuşturma) söz sanatlarından faydalanılır.
  • Nazım(şiir) şeklindedir. Son zamanlarda düz yazı şeklinde de oluşturulduğu görülür.
  • Olaylar genellikle doğada geçer.
  • Kahramanlara bazı simgesel özellikler yüklenmiştir. (Koyun-saflık / tilki-kurnazlık/ yılan-sinsilik…)
  • Eğitici ve öğreticidir. Ders verme amacı güder. Yazar isterse bu dersi metnin sonunda verir, isterse okurun çıkarmasını bekleyebilir.
  • Verilen mesajlar evrenseldir. Dürüstlük, çalışkanlık, iyi kalplilik vb. gibi.

Fablın Bölümleri

  • Serim: Kahramanlar ve yerin tanıtıldığı giriş bölümüdür.
  • Düğüm: Olayın detaylı bir şekilde anlatıldığı, karmaşıklaştığı bölümdür.
  • Çözüm: Olayın sonuçlandığı bölümdür.
  • Öğüt: Fablın ana düşüncesinin verildiği bölümdür. Yazar isterse bunu okuyucuya bırakabilir.

 

Fablın Tarihçesi

  • Batı’da ve dünyada ilk fabl yazarı Aisopos’tur. (Ezop)
  • Doğu’da ilk fabl örneğinini Beydaba vermiştir. Eserin adı: Kelile ve Dimne.
  • Yüzyılda Gülşehri’nin çeviri eseri Mantıkut Tayr fabl özelliği gösterir.
  • Fablın Türk edebiyatındaki ilk örneği Şeyhi’nin Harname adlı eseridir.
  • Günümüzde fablın bazı özelliklerini taşıyan fabl benzeri romanlar da yazılmaktadır. George Orwell’ın Hayvan Çiftliği, Richard Bach’ın Martı’sı modern fabllar olarak nitelendirilmektedir.

 

–> Masal ve fablın ortak ve farklı yönleri nelerdir?

Ortak yönleri:

  • Olağanüstü özellikler gösterirler.
  • Eğitici ve öğreticidirler.
  • Sanatsal kurmaca metinlerdir.
  • Yer ve zaman belirsizdir.
  • Olaya dayalıdır.
  • Kahramanlar tip özelliği taşırlar.

Faklı yönleri:

  • Fablın kahramanı çoğunlukla hayvanlarken masallarda dev, peri, insan vb. kahramanlar da mevcuttur.
  • Masallar anonimdir, söyleyeni belli değildir; fablların ise yazarı bellidir.
  • Masal tekerleme ile başlarken fabllar tekerleme ile başlamaz.
  • Masallar her zaman iyi bir son ile biter fakat fablda böyle bir kaygı yoktur.

 

–> Dinleme türleri nelerdir?

  • Katılımlı Dinleme: Dinleyiciler, dinleme sürecinde konuşmacı ile iletişim halindedir.
  • Katılımsız Dinleme: Dinleyiciler, süreç boyunca konuşmacı ile iletişime geçmeden sadece dinlerler.
  • Not Alarak Dinleme: Dinleyici, önemli bulduğu yerleri not alır.
  • Yaratıcı Dinleme: Dinleyici, dinledikleriyle ilgili yeni fikirler üretir.
  • Seçici Dinleme: Dinleyici, konu ile ilgili sadece ilgi ve ihtiyaca yönelik olanların üzerinde durur.
  • Empati Kurarak Dinleme: Dinleyici, kendisini konuşmacının yerine koyarak dinler.

–> Romanın tarihsel gelişimi:

   Roman türünün ilk örneklerini 15. Yüzyılda Fransız yazar Rabelais vermiştir. Ancak Miquel de Cervantes’in yazdığı ‘Don Kişot’ roman türünün ilk örneği kabul edilir. Çünkü bu eser, gerek kurgusu gerekse anlatım özellikleri açısından o zamana kadar yazılmış eserlerden oldukça farklıdır. Yine de romanın en başarılı örneklerinin 19. Yüzyılda verilmeye başlandığı kabul edilir. Bu dönemde realizm ve romantizm akımlarının etkisiyle roman türü karakteristik özellikler taşımaya başlamıştır.

 

–> Türk edebiyatında roman türünde ilkler:

İlk çeviri roman: Telemak- Yusuf Kamil Paşa

İlk yerli roman: Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat- Şemsettin Sami

İlk edebi roman: İntibah- Namık Kemal

İlk tarihi roman: Cezmi- Namık Kemal

İlk realist roman: Araba Sevdası- Recaizade Mahmut Ekrem

Batılı anlamda ilk roman: Mai ve Siyah- Halit Ziya Uşaklıgil

İlk psikolojik roman: Eylül- Mehmet Rauf

İlk köy romanı: Karabibik- Nabizade Nazım

İlk kadın romancımız: Fatma Aliye Hanım

 

–> Tip ve karakter arasındaki farklar nelerdir?

7. yüzyılda kaleme alınan romanların kahramanları genellikle karakter özelliği gösterirken klasik romanlarda kahramanlar tip özelliği gösterirler. Tip, kişisel özellikler taşımaz. Dönemin ya da o dönemki toplumun özelliklerini yansıtır. Değişmezler, roman boyunca aynı kalırlar. Farklı eserlerinde benzerleriyle karşılaşılabilir. Çünkü tek bir özelliği ile var olur. Örneğin bir öğretmenin idealist olması, köylünün yoksul ağanın zengin olması gibi durumlar tip ile ilişkilendirilir. Karakter ise kendine özgüdür. Birden fazla özellik ile ortaya çıkar. Başka eserlerde benzerine rastlanmaz. Orijinaldir.

 –> Romanda anlatıcı bakış açıları nelerdir?

Edebi eserlerde iki farklı anlatıcı vardır. Ben diliyle konuşan birinci kişili anlatım ve o diliyle konuşan üçüncü kişili anlatım. Yazar bunun yanı sıra üç farklı bakış açısı kullanabilir.

  • İlahi (Hâkim- Tanrısal) Bakış Açısı: Anlatıcı her şeyi bilir. Kahramanların iç dünyalarına dahi hâkimdir. Normalde bilinmeyecek şeyleri bile ortaya koyabildiği için ilahi bakış açısı olarak adlandırılır.
  • Gözlemci Bakış Açısı: Anlatıcı sadece gözlemlediklerini aktarabilir, kahramanların iç dünyasına hâkim değildir. Duygu ve düşüncelerini bilemez. Üçüncü kişi ağzıyla anlatır.
  • Kahraman Bakış Açısı: Anlatıcı, romanın içindeki kahramanlardan biridir. Sadece yaşadıklarını anlatır. Birinci kişi ağzıyla (ben- biz dili ile) anlatır.

 

–> Romanda sahneleme, özetleme, anlatma, gösterme teknikleri nelerdir?

Sahneleme Teknikleri:

  • Diyalog: Anlatıcıyı devre dışı bırakan bir yöntemdir. Olay ve kahramanın duyguları kahramanlar arasında geçen diyalog ile okura yansıtılır.
  • Tasvir: Mekân, yazar tarafından betimlenerek okurun zihninde somut hale getirilir.
  • Ayrıntılı Eylem: Kahramanın kısa süreli bir hareketinin tüm detaylarıyla anlatılmasıdır. Öyle ki okuduğumuzda bir oyuncunun rolünü canlandırmasına benzetiriz.

Özetleme Teknikleri:

  • Zaman Atlaması: Roman içerisinde olay örgüsünde uzun süreli bir değişim olmazsa zaman atlaması tekniğine başvurulur. Belirli bir süreyi anlatmadan geçmek de diyebiliriz. ‘’ İki ay sonra annem beni aradı, iki gün sonra Ali geri geldi.’’ gibi ifadelerle karşımıza çıkar.
  • Olay Genellemesi: Yazar, olayın geçtiği zamanı yayarak anlatır. Verilen zamanda bir genişleme olur.

‘’ Canının yemek istemediği günler oluyordu. Böyle günler, şehrin lokantalarını dolaşır, bir çeşit yemek arardı. Çoğu zaman bunun ya mevsimi geçmiş ya gelecek bir yemek oluşu tuhaftı. Yorgun, umutsuz girdiği bir lokantada onu bulunca oturur; önüne koydukları tabaktan bir iki lokma alır; sanki aradığı o değilmiş, ondan daha başka bir tat bekliyormuş gibi bezgin tabağı iter, şarap isterdi. Çok içiyordu. Bazı geceleyin bardağını doldururken şişeyi elinden bırakıp kalkar, şaşıran garsona borcunu öder, gideceği bir yere geç kalmış gibi sokağa çıkardı. Yürüyen, oturan kalabalığın arasında onu arardı.’’

 Anlatma Teknikleri:

  • Kişi Tanıtımı: Yazarın bilgilendirici bir tutum içerisinde kahramanlarını tanıtmasıdır. Kişi tanıtımları sonucunda figürlere yönelik sempatiler, kabuller ya da retler okuyucuya yazar tarafından hazır olarak verilmiş olur. Bir başka deyişle, okuyucu kahramanı tanıma ya da daha ilerisinde ona karşı tavır belirleme noktalarında yazar tarafından yönlendirilir de diyebiliriz.
  • Olay anlatımı: Hemen hemen her romanda teknik açıdan bir eylem ya da olay bitimi bulunmak zorundadır. Bir genel girişin arkasında romandaki olay dizisinin anlatılmasıdır.
  • İç Çözümleme: Yazarın, kahramanın iç dünyasını çözümlemesi ve bunu okura sunmasıdır. Hâkim bakış açısı kullanılır.

‘’Muhittin tramvaydan indi. Mağazaların önünden geçerken yavaş yavaş meydana dönmesi gerekiyordu. Yavaş yavaş meydana döneceğini ve keyifli adımlarla insanlara bakarak meydanı dönerken, şimdi yaptığı gibi, sigara içeceğini, ağzında sigaranın zehriyle birlikte keyif verici bir acı bulacağını, bütün gün inşaat mühendisliği yaptığı yazıhanede akşam Beyoğlu’na gideceğini, Beyoğlu’nda yürüyeceğini, sonra da sinemaya gideceğini düşünmüştü.”

  • Bütüncül Geriye Dönüş: Romanda zaman ileriye doğru akmaktadır. Anlatıcının geniş bir zaman aralığı içinde kronolojik zamanı bozup zamanda geriye dönüş yapmasına bütüncül geri dönüş denir.

Örneğin romanda insanların bir toplantıda olduğu anlatılıyor. Ve kahramanımız biranda çocukluğunu hatırlıyor. Toplantının yaşandığı bölümde okura çocukluğunu ve ailesini anlatıyor. Bu geniş bir zamana yayılarak yapılıyor. Ve sonra roman toplantı kısmından devam ediyor.

Gösterme Teknikleri:

  • İç Monolog (İç Konuşma): İç çözümlemenin daha ayrıntısız şeklidir. Fakat iç monologda, çözümlemede olduğu gibi hâkim anlatıcı yoktur. Kahraman, kendi düşüncelerini doğrudan verir. Kahramanın içinden konuşmasıdır.
  • Bilinç Akışı: İnsanlar bir şeyi detaylı düşündüğünde çoğu zaman düzensizlik olur. Cümleler anlamlı bir şekilde peş peşe dizilmez. Bilinç akışında da insanın düşüncelerindeki bu düzensizliği olduğu gibi verir. Kahramanların düzensiz düşüncelerinin verildiği bölümdür
  • Kısmi Geriye Dönüş (Flashback): Olay anlatırken geçmişe, geçmişte yaşananlara yönelik küçük hatırlatmaların yapılmasıdır.

‘’Eda mutfakta yemek yapıyordu. İki hafta öncede aynı yerde aynı yemeği yaptığını hatırladı. Ailesi ile birlikte keyifli bir akşam geçirmişlerdi. Yemeği karıştırmaya devam etti. Şimdi ise aynı yemeği yalnız yiyecekti. Aynı masada… ‘’

 

–> Roman türleri nelerdir?

Romanlar; konusu, üslubu ve yazıldıkları döneme göre türlere ayrılırlar.

  • Tarihî Roman: Konusunu tarihten alan veya olayların geçmişte yaşanmış gibi anlatıldığı romanlardır. Edebiyatımızdaki ilk tarihî roman Namık Kemal’in Cezmi adlı romanıdır.
  • Realist Roman: Gerçekçi romanlardır. Gözlem ve araştırmaya dayanır. Gerçekler önemlidir. İlk realist romanımız Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası’ dır.
  • Macera Romanı: Aksiyon romanı olarak da verilir. Sürekli bir hareket vardır. Heyecan ögesi canlıdır.
  • Sosyal Roman: Toplumsal olayları konu alan romanlardır.
  • Tahlil Romanı: Ruh çözümlemeleri konu alırlar.
  • Bilim-Kurgu Romanı: Bilim ve teknolojiyi işleyen romanlardır.
  • Egzotik Roman: Uzak ve yabancı ya da bilinmeyen ülkelerin doğa ve insanlarını anlatan roman türüdür.
  • Romantik Roman: Olayların duygusal bir tavırla yansıtıldığı, romantizm akımının etkisindeki romanlardır. Duygu ve hayallere dayanır.
  • Naturalist Roman: Toplumu bir laboratuvar olarak düşünen yazarlar tarafından bilim adamı edasında yazılmış ilme dayanan romanlardır.
  • Popüler Roman: Edebi kaygılardan çok ekonomik kaygılarla yazılan, genellikle dönemlerinde çok okunan ancak kalıcılığı olmayan romanlardır.
  • Nehir Roman: Aynı yazar tarafından yazılan farklı romanların birbirleriyle ilişkili olması sonucu çıkan roman serisine verilen addır.
  • Estetik Roman: Biçim ve üslup kaygısı ile yazılan romanlardır.
  • Biyografik Roman: Tanınmış bir kişinin hayatını konu edinen romanlardır.
  • Otobiyografik Roman: Yazarın kendi hayatını anlattığı romanlardır. Peyami Safa’nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı eseri edebiyatımızdaki ilk otobiyografik roman kabul edilir.