Bazı insanlar için kitap sadece bir kâğıt yığınıdır, bazıları içinse bambaşka bir evrendir. Benim için kitaplar; bazen bir kaçış, bazen bir sığınak, çoğu zaman da kendimi yeniden bulduğum yerler yani sessiz dostlarımdır. Gerçek dünyada bulamadığım cevapları kitapların satır aralarında bulduğumu hatırlıyorum. Çünkü kitaplar konuşmaz ama hep anlatır. Sessizdir ama hep duyar.

Bir kitabın kapağını açtığında yeni bir dünyanın kapısını aralarsın aslında. O sayfalarda başka hayatların içine girersin, tanımadığın insanların dertlerini dert edinir, hiç yaşamadığın acıları hissedersin. Kitaplardır empati öğreten, bir başkasının gözünden dünyaya bakmayı… En çok da yalnız hissettiğim zaman kitaplar iyi gelir bana. Çünkü bir yazarın onlarca yıl önce yazdığı bir cümlede kendi içimdeki kırgınlığı bulurum. O an anlarım ki hissettiklerim bana özel değil, bir başkası da aynı şeyleri yaşamış ve bu durum tuhaf bir biçimde iyi gelir insana.

Kitaplar acele etmez sana ”Haydi oku!” demezler. Kenarda bekler. Bir gün gözün onlara takılır. İçinden bir ses ”Aç bu sayfayı.” der ve o an belki de en çok ihtiyacın olan cümleyi okursun. Tesadüf müdür bilinmez ancak kitaplar zamanı geldiğinde konuşur. Eskimiş sayfaların arasında bazen bir çocukluk anısı, bazen de unutulmuş bir düş saklıdır. Okuduğun her kitap senden bir parça iz taşır; altını çizdiğin satırlar, arasına sıkıştırdığın notlar… Kitaplar eski bir dost gibidir. Uzun süre görüşemesen bile kaldığın yerden devam edersin ki çoğu insandan daha sadık, daha yoldaştırlar…

Zaman değişiyor, insanlar değişiyor, alışkanlıklar unutuluyor. Ama kitapların büyüsü hep aynı kalıyor. Evet belki artık birçoğumuz telefon ekranlarında vakit geçiriyoruz. Bir cümleyi bile sabırla okumakta zorlanıyoruz. Ama gerçek bir okur bilir ki eline bir kitap alıp içine daldığında zaman başka bir şekilde akmaya başlar. Bazı kitaplar vardır biter ancak senin içinde devam eder. Aylar geçse de aklına gelir bir cümlesi. Belki bir otobüste belki yağmurlu bir günde… O an fark edersin ki okuduğun o kitap bir parçan olmuş aslında senin. Artık sen o kitaptan önceki sen değilsindir. Değiştirir, dönüştürür seni kitaplar. Ve şu da bir gerçektir ki kitap okuyan insan yalnız değildir. Çünkü her kitap bir yoldaş gibidir. Kapağını açtığın anda sana arkadaş olur. Kimi zaman bir öğretmen, kimi zaman sırdaş, kimi zamansa yanında sessizce duran bir dost…

Kütüphanede duran kitaplar sadece rafları dolduran eşyalar değil, aslında geçmişte yaşadığın hayatların birer tanığıdır. Onları okurken kimdin? Hangi duygularla okumuştun?  Kiminle paylaşmıştın o satırları? Dostun bunları sessizce hatırlatır sana. Belki de en güzeli şu: Her yeni kitap yeni bir ihtimaldir. Yeni bir başlangıç, belki bugüne kadar hiç bakmadığın bir pencereden dünyaya bakmanı sağlayan; bir insanı, bir fikri, bir duyguyu anlamamıza yardım eden. Kitaplar değiştirir bizi yavaşça, derinden ve kalıcı bir şekilde. İşte böyle: Nasıl sessiz dostlarım demeyeyim şimdi onlara ben?

Kitaplar hissedilebilir bir dostluktur. Bir gün dünya ne kadar değişirse değişsin satırların içindeki samimiyet asla değişmeyecek. Çünkü insan oldukça hikâyeler olacak, hikâyeler oldukça kitaplar ve kitaplar oldukça umut her zaman var olacak.