
Edebiyat ile tarih arasında nasıl bir ilişki vardır?
Tarih, edebiyata zengin bir malzeme sunar. Romanlar, tiyatrolar, hikâyeler ya da şiirler çoğu zaman tarihi olaylardan, dönemlerden, kişiliklerden ilham alır. Örneğin Tarık Buğra’nın ”Küçük Ağa” adlı romanı Milli Mücadele Dönemi’ni anlatır. Edebî eserler yazıldıkları dönemin sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik özelliklerini yansıtır. Bir roman ya da şiir o dönemin halkının ne düşündüğünü, neye inandığını, neler yaşadığını anlamamıza yardımcı olur. Bu yönüyle tarih bazen edebi eserlerden faydalanabilir. Ancak edebi eserler her ne kadar tarihi konu alsa da olanı olduğu gibi vermek zorunda değildir, yazar olayları kendi süzgecinden geçirerek ve kurgulayarak yazar. Çoğu eser tam anlamıyla objektif bir belge niteliği taşımaz. Kısacası her iki disiplin de birbirini besler. Tarihçiler edebi metinlerden yararlanarak dönemin ruhunu anlamaya çalışırken edebiyatçılar da tarihsel bilgileri kullanarak daha gerçekçi eserler üretirler. Bu karşılıklı etkileşim iki alanı da zenginleştirir.
Edebiyat ile din arasında nasıl bir ilişki vardır?
Din, edebiyat için önemli bir ilham kaynağıdır. Dini konular, kutsal metinler, peygamber kıssaları ve ahlaki öğretiler; şiirden hikâyeye, tiyatrodan destana kadar pek çok edebi türde işlenmiştir. Örneğin Mevlana’nın mesnevisi hem edebi hem de dini bir eserdir. Öte yandan edebi eserler, dini düşüncelerin ve değerlerin yayılmasında etkili bir rol oynamıştır. Özellikle halk arasında dinin anlaşılır kılınmasında şiirsel anlatımlar ve hikâyeler büyük yer tutar. Edebiyat dilin estetik yönünü kullanarak insanın kalbine hitap eder. Bu sayede dini duyguların daha yoğun hissedilmesine katkı sağlar. Kısacası din, edebiyatın konularını, üslubunu ve mesajlarını derinden etkiler. Edebiyat ise dini duyguların ifade edilmesinde, yayılmasında ve anlaşılmasında güçlü bir araçtır.
Türk edebiyatının dönemlere ayrılmasında etkili olan faktörler nelerdir?
-Dini hayat: Dinin edebiyatın dönemlere ayrılması üzerindeki etkisi büyüktür. Türkler İslamiyet’i kabul edince kültürü, sanatı, dili ve edebiyatı da kökten değişmiştir. İslamiyet’le birlikte Arap alfabesi kullanılmaya başlanmış ve Arapça, Farsça kelimeler dile girmiştir. İslamiyet öncesinde kahramanlık, aşk, doğa sevgisi gibi temalar hakimken İslamiyet sonrasında tasavvufi konular ön plana çıkmıştır. Arap ve Fars edebiyatından alınan nazım şekilleri kullanılmaya başlanmıştır. Bu şekilde oluşan farklılıklar da doğal olarak edebiyatın dönemlere ayrılmasında etkili olmuştur.
-Dil değişiklikleri: Türkler tarih boyunca farklı alfabeler kullandılar. Her alfabe değişimi, yazı dili ve edebi eserlerde değişime neden oldu.
-Kültürel farklılıklar: Farklı kültürler de edebiyatın dönemlere ayrılması üzerinde etkili olmuştur. Mesela 19. yüzyıl ve sonrasında Batı ile artan ilişkiler sonucunda Türk edebiyatı Batı’daki roman, tiyatro, hikâye gibi türlerle tanışmış ve Batı etkisindeki Türk edebiyatı dönemi başlamıştır.
-Coğrafi değişiklikler: Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya göçü edebiyatın da yönünü değiştirmiştir. Çünkü dil ve kültür de insanın yaşadığı coğrafyadan etkilenir.
-Sanat anlayışı: Halkın eğitimi, şehirleşme, matbaanın yayılması gibi etkenler edebi anlayışı da değiştirmiştir. Ayrıca her edebi dönemde hemen hemen farklı sanat anlayışı hakim olmuştur.
Türk edebiyatının ana dönemleri ile ilgili bilgi veriniz.
-İslâmiyet Öncesi Türk Edebiyatı (…- 8. yy): Sözlü dönem ve yazılı dönem olmak üzere 2’ye ayrılır. Sözlü dönemde Türkler henüz yazıyı kullanmamaktadırlar. Sav, sagu, koşuk ve destanlar bu dönem oluşturulan ürünlerdir. Bu ürünler dini törenlerde ortaya çıkmış ve şaman, kam, baksı gibi isimler verilen ozanlar tarafından kopuz eşliğinde söylenmiştir. Dil sadedir, nazım birimi dörtlük, ölçü hece ölçüsüdür. Yazılı dönemde ise Türklerin ilk yazılı metni olan Orhun yazıtlarını görüyoruz. Bu dönemde Türkler Göktürk ve Uygur alfabelerini kullanmışlardır.
-Geçiş Dönemi Türk Edebiyatı (11-12. yy): Hem eski geleneğin hem de İslâmiyet’in etkisinin hâkim olduğu bir dönemdir. (Sonraki ünitelerde daha detaylı işlenecektir.)
-İslâmiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı (13-19. yy): Bu dönemde farklı çevrelerde gelişen iki ayrı edebi dönem bulunmaktadır. Bunlardan biri saray ve evresinde gelişen Divan Edebiyatı Dönemi’dir. Arapça ve Farsça etkisi çok fazladır. Nazım birimi beyit, ölçü aruz ölçüsüdür. Sanat için sanat anlayışı hâkimdir. Diğeri ise halk içinde gelişen halk edebiyatıdır. Âşık, tasavvufi ve anonim olmak üzere 3 ayrı kolda gelişimini sürdürmüştür. Dil sade ve halkın anlayabileceği bir dildir. Hece ölçüsü ve dörtlük esas alınmıştır. Din dışı konuların işlendiği kol Âşık edebiyatıdır. Dini konuların işlendiği kol tekke tasavvuf edebiyatı iken söyleyeni belli olmayan şiirlerden oluşan kol ise anonim halk edebiyatıdır.
-Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı (19.yy- …): 18. yüzyıldan sonra Türk edebiyatında Arap ve İran edebiyatının etkisi azalırken Batı’nın etkisi artmış ve yeni bir döneme girilmiştir. Bu dönemi 5 ayrı başlıkta inceleriz:
Tanzimat Edebiyatı (1860-1896): Bu dönemde içerik bireysellikten toplumsallığa dönüşmüştür. Toplum için sanat anlayışıyla eserler verilmiştir. Bu dönemde edebiyat, halkı eğitme ve bilinçlendirme aracı olarak görülür. Roman, tiyatro, hikâye, gazete gibi türlerin edebiyatımızdaki ilk örnekleri Tanzimat Dönemi’nde verilmiştir. Batı’dan çeviri eserler yaygındır.
Servet-i Fünun Edebiyatı (1896-1901): 1896 yılında Tanzimat Edebiyatı’na tepki olarak doğmuştur. Edebiyatımızın yeterince Batılılaşmadığını ileri sürerek edebiyata biçim ve içerik açısından tamamen Batılı bir görünüm kazandırmışlardır. Kısacası Batı ile edebi anlamda en yoğun etkileşimin yaşandığı dönemdir. Şiirde ahenk ve musiki ön plandadır.
Fecr-i Ati Edebiyatı(1909-1911): Kısa ömürlü bir edebi topluluktur. Servet-i Fünun’un devamı niteliğindedirler.
Millî Edebiyat (1911-1923): Türk edebiyatında sade dilin ve milli kimliğin öne çıktığı edebi bir dönemdir. Bu dönemde Türkçülük akımının etkisiyle dilde sadeleşme başlamıştır. Ölçü olarak hece ölçüsü kullanılmıştır. Sanat, toplum içindir anlayışı benimsenmiştir.
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı (19323-…): Cumhuriyet’in ilanı ile başlayıp günümüze kadar uzanan edebi dönemdir. Toplumsal değişim, Batılılaşma süreci, inkılaplar, bireyin toplumdaki yeri gibi konular işlenmiştir. Genel olarak başlıca dönemlere ayrılmaktadır. (Bu sınav için genel hatlarıyla bilmek yeterlidir.)
Türkçenin dönemleri (tarihi gelişimi) ile ilgili bilgi veriniz.
Eski Türkçe Dönemi: Türkçenin yazılı belgelerle izlenebilen ilk dönemidir. Yabancı etkilerden uzak, saf bir dil kullanılmıştır. Üç ana metin grubu öne çıkar:
-Göktürk Metinleri: 8. yüzyılda yazılan Orhun Yazıtları ilk Türkçe yazılı belgelerdir. Göktürk alfabesiyle yazılmıştır.
-Uygur Metinleri: Uygurlar Budizm ve Maniheizm etkisinde eserler vermişlerdir. (Altun Yaruk, Sekiz Yükmek, Irk Bitig vb.)
-Karahanlı Metinleri: İslâmî etkilerle yazılmış ilk Türk eserleridir. (Kutadgu Bilig, Divan-ı Hikmet, Divan-ı Lügati Türk, Atabetül Hakayık)
11. yüzyıldan itibaren Türkçe; Kuzey-Doğu ve Batı Türkçesi olarak ikiye ayrılmıştır:
Kuzeydoğu Türkçesi: Eski Türkçenin devamıdır. 13-14. yüzyıllarda Orta Asya ve Hazar kuzeyinde kullanılmıştır. Zamanla Kıpçak Türkçesi ve Çağatay Türkçesi olarak ayrılmıştır. Bugünkü Kazak, Kırgız, Özbek, Uygur ve Tatar Türkçeleri bu koldandır.
Batı Türkçesi: 12. yüzyılda oluşmuştur. Anadolu, Azerbaycan ve çevresinde gelişmiştir. 3 ana guruba ayrılır:
-Eski Anadolu Türkçesi (13-15. yy): Selçuklu ve beylikler döneminde gelişmiştir.
-Osmanlı Türkçesi (15-20. yy): Arapçanın ve Farsçanın etkisi artmıştır, dil ağırlaşmıştır.
-Türkiye Türkçesi (20. yy- günümüz): 1911’de ”Yeni Lisan” hareketi ile dilde sadeleşme başlamıştır. Bu hareketin ardından en büyük çalışma 1928’de Latin alfabesinin kabul edilmesiyle yapılan dil devridir. 1932’de ise Türk Dil Kurumu kurulmuştur.
Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabeler nelerdir?
Göktürk (Orhun) Alfabesi: Türklerin bilinen en eski alfabesidir. Sağdan sola yazılır. 38 harflidir.
Uygur Alfabesi: Soğd alfabesinden türemiştir. 8-15. yüzyıllar arasında Uygur Türkleri tarafından kullanılmıştır. 14 harflidir.
Arap Alfabesi: 11. yüzyıldan itibaren kullanılmıştır. 29 harflidir. Türklerin en uzun süre kullandığı alfabedir.
Latin Alfabesi: 1928’de Harf İnkılabı ile kabul edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin günümüzde kullandığı resmi alfabedir. 29 harften oluşur.
Kiril Alfabesi: 20. yüzyılda Sovyet etkisiyle Orta Asya’daki bazı Türk toplulukları tarafından kullanılmıştır. Bazı bölgelerde hâlâ kullanılmaktadır.
Dede Korkut Hikâyelerinin özellikleri nelerdir?
- Uzun süre sözlü gelenekte yaşayan ve 15. yüzyılda yazıya geçirilen destani halk hikâyeleridir.
- 1 ön söz ve 13 hikâyeden oluşur.
- Dede Korkut, hikâyelerin sonunda yer alır. Bir bilgin olduğu hayatının hikâyelere konu olduğu ya da bu hikâyelerin anlatıcısı olduğu söylenir. Kesin bir bilgi yoktur. Metinler anonimdir.
- Nazım ve nesir karışıktır. Olay örgüsü genellikle düzyazı ile aktarılırken duygusal ve yoğun anlatım gerektiren yerler şiirle verilmiştir.
- Oğuz boylarının sosyal hayatını, inançlarını, örf ve adetlerini, aile yapısını ve savaş anlayışını konu edinir.
- Kahramanlık teması ön plandadır.
- Geçiş dönemi özellikleri gösterir. İslam öncesi inançlar ile İslâmî değerler iç içe geçmiş biçimde yer alır. Hem eski Türk mitolojisi hem de İslam’a özgü motifler birlikte görülür.
- Anlaşılır ve doğal bir Türkçe kullanılmıştır. Azeri ve Doğu Anadolu Türkçesi özellikleri taşır.
- Didaktik yönü güçlüdür.
- Günümüze ulaşan 3 nüshası vardır. (Dresden, Vatikan, Türkistan)
Halk hikâyelerinin özellikleri nelerdir?
- Sözlü edebiyat ürünüdür. Halk arasında sözlü olarak anlatılıp kuşaktan kuşağa aktarılan anlatılardır. Zamanla bazıları yazıya geçirilmiştir.
- Gerçeklik ve hayal unsurları iç içedir. Olaylar; tarihî ya da toplumsal bir zemine dayanırken olağanüstü olaylara, motiflere ve kahramanlara da yer verilir.
- Nazım nesir karışık yapıdadır.
- Aşk ve kahramanlık temel temalardır. Çoğunlukla erkek kahraman sevdiğine kavuşmak için birçok engeli aşar, aşk ve yiğitlik iç içe sunulur.
- Anonimdir.
- Genellikle âşıklar (saz şairleri) tarafından anlatılır.
- Zaman ve mekan belirsizdir, evrensel bir anlatım tercih edilir.
- Toplumun değerlerini yansıtır.
- Kalıplaşmış söz gruplarına yer verilir. (fıkra, deyim, masal, atasözü vb.)
- 5 bölümden oluşur:
Fasıl: Âşık, dinleyiciyi hikâyeye hazırlamak için türkü, tekerleme vs. söyler.
Döşeme: Nazım nesir karışık kalıplaşmış bir giriştir. Hikâyenin kahramanının ve olayın geçtiği mekânın anlatılır.
Asıl Konu: Hikâyedeki kahramanın başından geçenlerin anlatıldığı bölümdür.
Sonuç ve Dua: Hikâyenin bittiği bölümdür. Genellikle âşıklar kavuşamaz. Anlatıcı dua ederek hikâyeyi bitirir.
Efsane: Hikâyeden bağımsız bir efsane anlatılır. Kavuşamayan âşıkların öbür dünyada kavuşacağı işaret edilir.
Mesnevinin özellikleri nelerdir? Türk edebiyatındaki önemli mesnevi örnekleri nelerdir?
- Divan edebiyatına ait bir nazım şeklidir.
- İran(Fars) kaynaklı bir nazım biçimidir. Arap ve Türk edebiyatına İran’dan geçmiştir.
- Beyitlerle (ikiliklerle) yazılır.
- Her beyit kendi arasında kafiyelidir. Kafiye şeması; aa, bb, cc, dd,ee… şeklindedir.
- Beyit sayısı bakımından bir sınırlama yoktur.
- Herhangi bir konu sınırlaması bulunmamaktadır.
- Aruzun kısa kalıplarıyla yazılır.
- Divan şiirinin diğer türlerinin aksine beyitler arasında konu bütünlüğü vardır. (Mesneviler bir olay anlattıklarından beyitler arasında anlam bütünlüğü olmak zorundadır.)
- Bir şairin yazdığı beş mesneviye Hamse denir. Beş mesnevi yazan şair hamse sahibi olarak adlandırılır. Türk edebiyatında Ali Şir Nevai, Taşlıcalı Yahya Bey hamse sahibi şairlerdendir.
- Savaş konuları işleyen mesnevilere Gazavatname, bir şehrin güzelliklerini anlatan mesnevilere ise Şehrengiz denilmektedir.
- Türk edebiyatında yazılan ilk mesnevi 11.yüzyılda Yusuf Has Hacip’in yazdığı Kutadgu Bilig adlı eserdir. Türk edebiyatında en meşhur mesnevilerin başında ise 13.yüzyılda Mevlana tarafından yazılan Mesnevi adlı eser gelmektedir.
- Mesnevinin Bölümleri
Besmele
Dibâce (Ön söz) (Yazılış sebebinin anlatıldığı kısım)
Tevhîd (Allah’ın birliğinin anlatıldığı kısım)
Münâcât (Allah’a yalvarma, yakarışın olduğu kısım)
Mi’râciye (Bazı mesnevilerde vardır. Hz.Muhammed’in miraca yükselişinin anlatıldığı kısımdır.)
Medh-i Çihâr-Yâr-ı Güzîn ( Dört halifenin övgüsünün yapıldı kısım)
Sebeb-i te’lîf ( Mesnevinin yazılış amacının belirtildiği kısım)
Âgâz-ı Dâstân ( Esas konunun işlendiği yer)
Hâtime: Mesnevilerin bitiş bölümüdür. Bu bölüm edebiyat tarihi açısından önemlidir. Mesnevinin adı, kaç beyit olduğu, nerede ve ne zaman yazıldığı gibi birçok önemli bilgiyi içerir.
Tanzimat Dönemi Türk hikâyesi hakkında bilgi veriniz.
- Edebiyatımıza Batılı anlamda ilk hikâye bu dönemde girdi.
- İlk öykü denemesi: Emin Nihat-Müsameretname
- İlk öykü örnekleri: Ahmet Mithat Efendi-Letaif-i Rivayat
- Batılı anlamda ilk hikâye: Samipaşazâde Sezai-Küçük Şeyler
- Öykülerde meddah geleneğinin etkileri görülür.
- Konular günlük yaşamdan ya da tarihten alınır.
- Mekân olarak İstanbul ve çevresi tercih edilmiş Anadolu ihmal edilmiştir.
- Teknik açıdan kusurludur. Yazar kişiliğini gizlememiş aralarda olaya dâhil olarak araya girerek bilgiler vermiştir.
- Kahramanlar tek yönlüdür. İyiler tamamen iyi, kötüler tamamen kötüdür.
- Romantizm ve realizm akımından etkilenilmiştir.
Servet-i Fünun Dönemi Türk hikâyesi hakkında bilgi veriniz.
- Sanat sanat içindir anlayışına bağlı kalınmıştır.
- Maupassant tarzı hikâye tercih edilmiştir.
- Bireysel temalar işlenmiştir.
- Hikâyelerde mekân olarak İstanbul seçilmiştir.
- Arapça ve Farsça kelime ve tamlamaların kullanıldığı ağır bir dili vardır.
- Realizm ve natüralizm etkileri görülür.
- Yazar eserde kişiliğini gizlemiştir. Olaylar yazarın gözüyle değil, eser kişilerinin bakış açısıyla verilmiştir.
- Hikâye tekniği güçlenmiştir.
Millî Edebiyat Dönemi Türk hikâyesi hakkında bilgi veriniz.
Bu dönemde Ömer Seyfettin ve Ali Canip Yöntem Genç Kalemler isimli dergiyi çıkararak sade dil hareketinin öncüsü olmuşlardır. Ömer Seyfettin’in kaleme aldığı ‘Yeni Lisan’ adlı makale ile sade dil hareketi başlamıştır. Amaç, Türkçeyi yabancı sözcüklerden arındırarak milli bir edebiyat oluşturmaktır.
- Hikâyelerde artık İstanbul dışına çıkılmış, mekân olarak Anadolu tercih edilmiştir.
- Eserlerde realizm akımı etkili olmuştur.
- Her tabakadan insan hikâyenin kahramanı olabilir.
- Savaş, köylü-aydın çatışması, yozlaşma, cehalet, yoksulluk gibi toplumsal konular işlenmiştir.
Dünya edebiyatında hikâye türü hakkında bilgi veriniz.
Modern anlamda hikâye Batı edebiyatında 14. yüzyılda Giovanni Boccaccio’nun ”Decameron” adlı eseri ile ortaya çıkmıştır. Bu eser 100 kısa öyküden oluşmaktadır. Ancak tür olarak gelişimi gerçek anlamda 19. yüzyılda başlamıştır. En ünlü öykücüler Guy de Maupassant, Anton Çehov, Franz Kafka olmuştur. Bu sanatçılar kendi öykü anlayışlarının ekolleşmesini sağlamışlardır.
Düşünceyi geliştirme yolları nelerdir?
Düşünceyi geliştirme yolları konu anlatımı
Fiilimsi nedir?
Bu çalışma kâğıdındaki konulara daha detaylı çalışmak isterseniz aşağıdaki başlıklara tıklayarak daha detaylı haline ulaşabilirsiniz:
Edebiyatın tarih ve din ile ilişkisi
Türkçenin tarihsel gelişimi (dönemleri)
Hikâye ( Dede Korkut, Halk hikâyesi, cenkname, mesnevi)
[…] 10. SINIF EDEBİYAT 1. DÖNEM 1. SINAV ÇALIŞMA KÂĞIDI […]