“Çavdar Tarlasında Çocuklar” (The Catcher in the Rye), Amerikalı yazar J.D. Salinger tarafından yazılmış klasik bir romandır. Kitap, baş karakter olan Holden Caulfield’ın gözünden anlatılan bir hikayeyi takip eder. Holden, okuldan atıldıktan sonra New York’ta dolaşırken, yetişkin dünyasının yozlaşmışlığına ve ikiyüzlülüğüne karşı isyan eder.

Konusu: 

“Çavdar Tarlasında Çocuklar”, baş karakter Holden Caulfield’ın gözünden anlatılan bir hikayeyi takip eder. Olaylar, Holden Caulfield’ın ağzından anlatılır yani kahraman bakış açısıyla anlatılmıştır. Holden, bir yatılı okuldan atıldıktan sonra New York’ta dolaşırken, yetişkin dünyasının yozlaşmışlığına ve ikiyüzlülüğüne karşı isyan eder. Kitap, Holden’ın kendi iç dünyasına ve çevresindeki insanlara olan bakış açısını, dünyanın karmaşıklığını ve çelişkilerini keşfettiği bir yolculuğu anlatır. Roman, genellikle ergenlik dönemiyle ilgili zorluklar, kimlik arayışı, toplumun beklentileri ve yetişkinlikle başa çıkma gibi temaları ele alır.

Özet:

Holden, yatılı okuldan atıldıktan sonra, kışın New York’ta geçen üç gün boyunca yaşadıklarını anlatır. Hikaye, Holden’ın okulundan ayrılmasıyla başlar. Holden, okulunun kültürel ve sosyal yapısının kendisine uymadığına ve yetişkinlerin yozlaşmışlığına olan tepkisiyle birlikte, kendi içinde bir kimlik krizi yaşar. New York’a gittiğinde, bir yandan kendi iç dünyasında sıkışıp kalırken, diğer yandan çevresindeki insanlarla etkileşime girer. Bu süreçte, ailesine ve sosyal normlara olan öfkesi ve itirazları açığa çıkar. Holden, eski sevgilisi Jane Gallagher’ı düşünür, onun hakkında hatırladığı güzel anıları canlandırır. Aynı zamanda, onun gibi masum ve saftır ve bu nedenle ona duyduğu sevgi Holden’ın içinde bir umut ve samimiyet kaynağıdır. Holden, birkaç farklı kişiyle etkileşime girer: kardeşi Phoebe, eski öğretmeni Mr. Antolini, geceyi geçirdiği bir kadın olan Sunny ve onunla birlikte zaman geçirdiği insanlar… Kitap ilerledikçe, Holden’ın düşünceleri ve davranışları giderek daha karanlık ve içsel bir çatışma içinde olduğunu gösterir. Bir yandan gençliğinin masumiyetini korumak isterken, diğer yandan yetişkin dünyasının karmaşıklığı ve yozlaşmışlığıyla başa çıkmak zorunda kalır. Sonunda, Holden’ın yaşadığı içsel çatışma ve yalnızlık artar ve bu durum onu psikolojik bir çöküşe doğru sürükler. Kitabın sonunda, Holden’ın psikiyatrik bir hastanede olduğu ima edilir.

Kahramanlar:

Holden Caulfield: Romanın ana karakteri ve anlatıcısıdır. On altı yaşında bir genç olan Holden, okulundan atıldıktan sonra New York’a kaçar. İç dünyası oldukça karmaşıktır; yetişkin dünyasının yozlaşmışlığına ve sahteliğine karşı büyük bir öfke ve hayal kırıklığı hisseder. Masumiyeti ve samimiyeti korumaya çalışırken içsel bir çatışma yaşar.

Phoebe Caulfield: Holden’ın küçük kız kardeşi olan Phoebe, ona oldukça yakın bir karakterdir. Zeki, hassas ve masumidir. Holden’ın içsel çatışmalarını anlamaya çalışırken, ona destek olur ve zaman zaman onun gerçekleri görmesine yardımcı olur.

Jane Gallagher: Holden’ın eski bir arkadaşı ve ilk aşkıdır. Holden, onu anıları arasında masum ve özel bir yere sahip olarak hatırlar. Jane’in saflığı ve dürüstlüğü Holden için önemli bir referans noktasıdır.

Mr. Antolini: Holden’ın eski bir öğretmeni olan Mr. Antolini, onun için bir mentör rolü üstlenir. Zeki, anlayışlı ve dostça bir karakterdir. Holden’ın içsel çatışmalarını ve yaşadığı zorlukları anlamaya çalışır.

Sunny: Holden’ın New York’ta tanıştığı bir fahişedir. Onunla vakit geçirirken, aslında kendisine duyduğu yalnızlık ve çaresizlikle yüzleşir. Sunny, roman boyunca Holden’ın iç dünyasını yansıtan önemli bir karakterdir.

D.B. Caulfield: Holden’ın büyük abisi olan D.B., Hollywood’da senarist olarak çalışmaktadır. Holden, D.B.’nin yetenekli olduğunu düşünse de, onun ticari başarısını ve sanatın yozlaşmasını eleştirir.

Sally Hayes: Holden’ın okuldan ayrıldıktan sonra New York’ta tanıştığı bir kızdır. Holden, ona karşı romantik hisler besler, ancak ilişkilerinin gerçekliği hakkında karmaşık duygular yaşar.

Maurice: Sunny’nin iş arkadaşı olan Maurice, Holden’ın odasına gelerek ondan daha fazla para isteyen bir fahişe patronudur. Holden’la yaşadığı olay, roman boyunca Holden’ın güven duygusunu sarsar.

Ackley: Holden’ın okuldaki oda arkadaşı ve komşusu olan Ackley, itici bir karakterdir. Hijyenine dikkat etmeyen ve sosyal olarak kabul edilen davranışları sergilemeyen biridir. Holden, Ackley’i sevmez ancak onunla etkileşime girer.

Stradlater: Holden’ın okuldaki oda arkadaşı olan Stradlater, yakışıklı ve popüler biridir. Jane Gallagher ile çıktığı için Holden’ın kıskançlık duygularını tetikler. Holden, Stradlater’i yüzeysel ve sahte bulur.

Mekan:

Pencey Prep: Holden’ın önceki okulu olan Pencey Prep, romanın başlangıcında önemli bir rol oynar. Bu yatılı okul, Holden’ın atıldığı yerdir ve onun okuldan ayrılma kararı ile hikayenin başlangıcıdır.

New York City: Romanın çoğu, Holden’ın New York’ta geçirdiği üç gün boyunca geçer. Bu şehir, Holden’ın kaçışının ve içsel çatışmalarının merkezidir. Holden, Central Park, Times Square, Grand Central Terminal gibi çeşitli mekanlarda dolaşır ve bu mekanlar, onun içsel yolculuğunu yansıtır.

Edmont Oteli: Holden, New York’ta kaldığı süre boyunca konakladığı Edmont Oteli önemli bir mekandır. Bu otel, Holden’ın yalnızlık hissini ve çaresizliğini artıran bir atmosfere sahiptir. Ayrıca, otelde yaşadığı bazı olaylar, onun içsel çatışmalarını derinleştirir.

Central Park: Holden, New York’ta dolaşırken sık sık Central Park’a gider. Bu mekan, onun için bir kaçış noktası ve düşünme ve refah bulma yeri olarak hizmet eder. Holden, parkta yürürken düşüncelere dalar ve içsel dünyasını keşfeder.

Greenwich Village: Holden, New York’ta gezerken bazen Greenwich Village’e uğrar. Bu bölge, şehrin daha bohem ve özgür ruhlu bir tarafını temsil eder. Holden, burada farklı insanlarla etkileşime girer ve kendi kimliği ve düşünceleri hakkında daha derin düşüncelere dalabilir.

Bu mekanlar, “Çavdar Tarlasında Çocuklar”ın atmosferini ve hikayesini şekillendiren önemli unsurlardır. Holden’ın New York’ta geçirdiği zaman ve bu mekanlar, onun içsel yolculuğunu ve gençlik dönemiyle ilgili deneyimlerini derinleştirir.

Zaman:

Roman, 1940’ların sonu ve 1950’lerin başında, II. Dünya Savaşı sonrası dönemde geçmektedir. Ancak, romanın anlatımı günümüzden geriye doğru bir zaman diliminde yapılmaktadır. Bu, Holden Caulfield’ın olayları geride bıraktığı ve hatıralarını anlattığı bir dönemi ifade eder. Bu nedenle, romanın mevcut zamanı 1940’lar veya 1950’ler olsa da, anlatılan olaylar geriye doğru bir zaman dilimindeki geçmişi yansıtmaktadır.

“Çavdar Tarlasında Çocuklar”da zaman unsuru, anlatıcının – yani Holden Caulfield’ın – bakış açısından oldukça ilginç bir şekilde kullanılmıştır. Roman, Holden’ın olayları geçmişte yaşadığı bir dönemde anlatmasına dayanır. Dolayısıyla, zaman kavramı, geçmişte gerçekleşen olayların anlatılmasında önemli bir role sahiptir.

Holden, hikayeyi aktarırken genellikle olayları geride bıraktığı ve hatıralarını anlattığı bir zaman diliminde olduğunu belirtir. Bu durum, okuyucuya Holden’ın yaşadığı deneyimlere ve iç dünyasına daha yakın bir bağ kurma fırsatı sunar. Holden’ın bakış açısından olayları aktarması, okuyucuya onun içsel düşüncelerini ve duygularını daha derinlemesine anlama fırsatı verir.

Bu bakımdan, zaman unsuru, romanın anlatımında bir araç olarak kullanılır ve Holden’ın geçmişte yaşadığı deneyimleri ve olayları anlatmasına yardımcı olur.