Her edebi eser hangi dönemde üretilmiş olursa olsun, bir toplumun içinde oluşur. Onu üreten sanatçı toplumun bir parçasıdır. Doğal olarak üretilen eser de sanatçısından bağımsız olarak düşünülemez. Çünkü eserin konusu ne olursa olsun bir edebiyatçı var olanı ya da olmayanı kendi süzgecinden geçirerek anlatır. Bu sebepledir ki her eser içinde oluştuğu toplumun izlerini taşır. Üretilen eser toplumu da yansıtır diyebiliriz. Çünkü edebi eserler, bir toplumun ortak hafızasını oluşturan ürünlerdir. Bu nedenledir ki bir toplumun kültürünü ve yaşantısını bilmek bu eserleri okumaktan, incelemekten geçer. Aslında yazılan edebi ürünler bir noktada toplumunun da aynasıdır. Aslında bir örnekle bu durumu somutlaştırabiliriz. Örneğin Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı eseri ilk tiyatro metnimizdir. Şinasi, bu eserinde görücü usulü evliliği eleştirmiştir. Demek ki yaşadığı dönemde toplum içinde görücü usulü evlilik vardı ya da Tanzimat Dönemi yazarlarının birçoğu eserlerinde yanlış batılılaşmayı işlemiştir. Tanzimat Dönemi yüzümüzü tamamen batıya çevirdiğimiz bir dönemdi. Başka dönemlerde yazılan eserlerde Anadolu’da yaşayan halkın sorunları, işsizlik vb. konular işlenmiştir. Bu dönemde toplumun yaşadığı sorunlar bunlardır. Günümüzde yazılan eserler de türü ne olursa olsun eninde sonunda dönemin zihniyetinden etkileniyor ve toplumu, toplumun sorunları, yaşayışını bir şekilde işliyor. Toplumdaki sosyal  ve kültürel dinamikler ister istemez eserlerde kendisine yer buluyor. Aynı şekilde toplum içerisinde yaşanan tarihi ve siyasi olaylar da. Toplumun edebiyatı etkilediği bu noktada su götürmez bir gerçektir. Peki, edebiyat toplumu etkiler mi?  Edebiyat hem geçmişte hem de bugün toplumsal sorunları gündemine taşıdığı için sorunları taşıyarak toplumsal değişimler yaratabilir. İnsanlar okudukça bu durumların farkına varabilir ve toplumsal değişim başlar. Aynı zamanda edebiyat bireylerin ve doğal olarak toplumların kimliklerini inşa etmelerinde de önemli bir rol oynar.  Bu sebeple toplum ve edebiyat birbirinden bağımsız düşünülemez. Toplumu etkileyen her şey edebiyatı da etkilemektedir. Toplum değişip geliştikçe edebiyat da buna ayak uydurur ve değişir, yeni temalar ve yeni biçimler geliştirir. Edebiyat ve toplum arasındaki etkileşim, hem edebiyatın hem de toplumun zenginleşmesine ve gelişmesine katkı sağlamaktadır ve bu etkileşim bireylerin gelişmesi için aslında çok zengin bir kaynaktır.

Sonuç olarak edebiyat ve toplum ile ilgili şunları söyleyebiliriz:

  • Edebi eserler o toplum içinde yaşayan sanatçılar tarafından oluşturulduğu için toplumdan bağımsız değildir.
  • Toplumsal sorunlar edebi eserlere yansır.
  • Bir esere baktığımızda toplumun yaşayışıyla ilgili birçok unsuru görebiliriz.
  • Toplumu etkileyen her şey edebiyatı da etkiler.
  • Toplumsal sorunları eserine taşıyabilen edebiyat, toplumsal değişimler yaratabilir.
  • Edebi eserler toplumla ilgili birçok şeyi (dil, kültür vb.) gelecek nesillere taşır ve toplumsal bilinci canlı tutar.
  • Edebiyat birey ve toplumların kimliklerini inşa etmede önemli bir rol oynayabilir.
  • Edebiyat, toplumsal bilinçlenmeyi sağlayabilir.
  • Edebiyat ve toplum arasında karşılıklı bir etkileşim bulunmaktadır.