Efsaneler; eskiden beri söylenegelen, gerçekten olmuş gibi kuşaktan kuşağa aktarılan, konusunu daha çok dinî ve tarihî olaylardan alan, olağanüstü olay ve kişilerden bahseden, bu kişileri açıklayan ve inandırmaya çalışan kısa öykülerdir. Bu yazıdan; efsanelerin özelliklerine, destan ile efsane arasındaki farklara, efsane örneklerine ulaşabilirsiniz. Efsaneler insanların çağında önemli gördükleri şahısları ya da yerleri kutsallaştırma tutumundan doğmuş anlatılardır.

Efsanenin Özellikleri

  • Gerçek olduğuna inanılan bir olay abartılarak anlatılır fakat anlatılanları inandırma amacı güder.
  • Temel kaynakları; tarihi, dini olaylar, tabiat olayları ve inanışlardır.
  • Bir toplumun kültüründen beslenir ve kültürünü yansıtırlar.
  • Genellikle hepsinde kutsallık vurgusu hâkimdir.
  • Gerçekten belirgin bir şekilde ayrılırlar.
  • Kahramanlık, tarihî değerler, cesaret, gelenek ve görenekler ele alınır.
  • Genellikle toplumdaki yaşlılar tarafından anlatılmıştır.
  • ‘’Anlatılanlara göre…’’, ‘’rivayete göre’’ gibi ifadelerle başlarlar.
  • Konularına göre; dinî efsaneler, tarihî efsaneler, dünyanın yaratılışı ve sonu ile ilgili efsaneler, mistik(doğaüstü varlıklarla ilgili) efsaneler olmak üzere dört grupta incelenir.
  • Türk edebiyatında bilinen efsanelerden bazıları: Şahmaran, Hızır ile İlyas, Lokman Hekim, Kız Kalesi, Zümrüdü Anka…

EFSANE ÖRNEĞİ

Lokman Hekim Efsanesi

İnanışa göre Lokman Hekim tüm doktorların üstadı gezgin bir hekimmiş. Her çiçeğin özelliklerini, her otun neye iyi gelip gelmediğini bilir, ilaç yaparmış. Hastaların derdine deva ararmış. Bütün dünyayı dolaşan Lokman Hekim Çukurova’yı görünce buraya hayran kalmış ve Çukurova’ya yerleşmiş. Bütün hastaları iyileştirmiş. Çukurovalılar artık hastalık nedir bilmezmiş. Bu nedenle ölümsüzlüğün peşine düşmüşler. Lokman Hekim de ölümsüzlüğün ilacını bulmaya çalışmış. Bir gün yorgun düşüp bir ağacın dibinde uyuyakalmış. Uyurken bir ses duymuş: ‘’ Ey Lokman, artık aramayı bırak. Ben ölümsüzlüğün çaresiyim. Artık ölüm yok.’’ diyormuş.  Lokman gözünü açınca bu sesin önündeki bitkiden geldiğini fark etmiş ve bir yaprağını koparıp defterinin arasına koymuş. Bunun üzerine Tanrı Cebrail’e ‘’Yetiş, ölümsüzlüğün çaresi bulunursa insanlığın hali ne olur?’’ demiş.  Cebrail insan kılığına bürünmüş. Lokman Hekim, Ceyhan Nehri’nin üzerindeki köprüden geçerken karşılaşmışlar ve defteri alıp nehre atmış. (Başka bir anlatımda da Cebrail’in bir rüzgâr estirdiği ve defterin nehre düştüğü bu vakitten sonra tüm otların Lokman’a yüz çevirdiği söylenir.) Lokman Hekim de nehre atlamış ama defteri bulamamış. Sular çekilince defterin sadece tek bir sayfası bulunmuş. Tıp biliminin bu kâğıttan geldiğine inanılır. Kâğıdın bulunduğu kısım halk tarafından kutsallaştırılmıştır. İnsanlar çocuklarının karnı ağrıdığında bu topraktan alıp çocukların karınlarına koyarlar.

DESTAN VE EFSANE ARASINDAKİ FARKLAR

Destanlar ve efsaneler birbirine benzerler. Her iki metin türü de halkın sözlü geleneğinde doğar, kuşaktan kuşağa aktarılırken çeşitli değişikliklere uğrarlar. Her iki metin türünde de olağanüstü olaylar ve kişiler görülebilir. Fakat bu ortak yanlarının yanı sıra farkları da azımsanamayacak kadar çoktur.

  • Destanlar genellikle şiir şeklindeyken, efsaneler genellikle düz yazı şeklindedir.
  • Destanlarda halkın başından büyük bir olay geçer. Doğal afet, göç, savaş, kıtlık vb. gerçekten yaşanan bir olaydan hareketle oluşturulur. Efsanelerde olayın gerçekten yaşanmış olması gerekmez. Yaşanmış bir olaydan yola çıkılsa dahi destanlarda olduğu kadar büyük olaylar değildir.
  • Destanlar ulusaldır, her ulusun kendine ait destanı vardır. Efsaneler ulusal değildir. Farklı uluslarda anlatılan ortak efsaneler vardır.
  • Destanlar dini, kutsal motifleri merkeze almazken efsanelerde mutlaka kutsal olan bir şeye gönderme yapılır.
  • Destanlar oldukça uzunken efsaneler kısa hikâyelerdir.