Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1923-1950)

Cumhuriyet Dönemi’nde, yani Türkiye’de 1923 ile 1950 yılları arasında, edebiyat alanında çeşitli dönemler yaşanmıştır. ( Bu dönemler 12. sınıfta ayrıntılı bir şekilde işlenmektedir.)  Roman türü de bu dönemde önemli bir gelişme göstermiştir. Millî Edebiyat sanatçılarının da eser vermeye devam ettiği Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında daha çok, gözlemci gerçekçiliğe dayalı romanlar yazılmıştır. Bu dönemde sanatçılar romanlarında Cumhuriyet devrimlerini, yeni kurum ve değerleri ele alan romanlar yazmıştır. 1923-1950 arasında roman, farklı biçim ve tekniklerle gelişerek Türk edebiyatındaki varlığını sürdürmüştür. Cumhuriyet Dönemi’nde Türk romanı, geniş bir yelpazede gelişmiş ve çeşitlenmiştir. Bu dönemde yazılan eserler, Türk edebiyatının zengin mirasının önemli bir parçasını oluşturur. Bu dönemde Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban, Reşat Nuri Güntekin’in Yaprak Dökümü, Abdülhak Şinasi Hisar’ın (1887-1963) Fahim Bey ve Biz, Çamlıca’daki Eniştemiz; Peyami Safa’nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Sabahattin Ali’nin Kuyucaklı Yusuf, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur adlı eserleri roman türünün tanınmış örneklerindendir.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Yakup Kadri Karaosmanoğlu; sanat yaşamına Fecriati topluluğunun edebî anlayışına bağlı, bireyci çizgide eserler vererek başladı. Bu dönemde sanat yaşamını Servetifünun dergisinde hikâyeler yayımlayarak sürdürdü. Eserlerinde realizm akımının ilkelerine bağlı kalmakla birlikte kendi kişiliğini gizlemeyerek bazen okuyucuya seslendi. Sonraki yıllarda Anadolu’nun düşman işgali altında uğradığı felaket ve Anadolu köylüsünün içinde bulunduğu çöküntü sanatçıyı millî edebiyat anlayışına yöneltti. Sanatçı hem Millî Edebiyat hem de Cumhuriyet Dönemi’nde eserler verdi

Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun önde gelen romanları arasında şunlar bulunmaktadır:

  1. “Yaban” (1932): Yakup Kadri’nin en ünlü eserlerinden biridir. Roman, şehirle köy arasındaki çatışmayı, modernleşme sürecindeki toplumsal değişimi ve çeşitli karakterlerin yaşamlarını ele almaktadır.
  2. “Sodom ve Gomore” (1928): Bu roman, İstanbul’un sosyal ve kültürel yapısını, şehirdeki farklı kesimlerin yaşamlarını ve modernleşme sürecindeki çatışmaları konu almaktadır.
  3. “Hüküm Gecesi” (1933): Roman, bir mahkeme gecesinde yaşanan olayları ve bu olayların mahkeme sürecindeki etkilerini anlatır. Toplumsal değerler, adalet kavramı ve insan ilişkileri üzerine derinlemesine bir inceleme sunar.
  4. “Ankara” (1934): Bu roman, Cumhuriyet’in başkenti Ankara’da geçer. Ankara’nın o dönemdeki sosyal, kültürel ve siyasi atmosferini, çeşitli karakterler aracılığıyla yansıtır.
  5. “Nur Baba” (1949): Roman, bir tarikat lideri olan Nur Baba’nın yaşamını ve etrafında gelişen olayları konu alır. Din, toplumsal yapı ve kişisel özgürlükler gibi konuları ele alır.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun bu eserleri, Türk edebiyatında sosyal gerçekçilik akımının önemli örnekleri olarak kabul edilir ve Türk edebiyatının gelişimine önemli katkılar sağlamıştır.

Ahmet Hamdi Tanpınar

Sanat hayatına Ahmet Haşim’in etkisinde şiirler yazarak başlayan sanatçı, en çok edebiyat fakültesinden hocası olan Yahya Kemal Beyatlı’dan etkilendi. Çeşitli dergi ve gazetelerde şiir ve düzyazıları yayımlandı. Şiirde dış dünyayı, kendi iç dünyasına yansıyarak değişen biçimleriyle vererek izlenimci ve sembolist şairlere yaklaşan bir tutum sergiledi. Bireyci çizgide aşk, ölüm, fizik ötesi, zaman, ruh hâlleri gibi temaları işledi. Hikâye ve romanlarında bireyin iç dünyasını, onun yaşadığı toplum ve hayattan soyutlamadan ele aldı.

Ahmet Hamdi Tanpınar, Türk edebiyatının önemli bir köprüsüdür. Geleneksel Türk edebiyatının köklerini modernist akımlarla birleştiren ve İstanbul’un edebiyatındaki derinliğiyle tanınan bir yazardır.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın en tanınmış romanları şunlardır:

  1. “Huzur” (1949): Tanpınar’ın en ünlü eseri olan “Huzur”, Türk edebiyatının klasikleri arasında kabul edilir. Roman, İstanbul’da geçen ve ana karakter Mümtaz’ın iç dünyasını, çözülmekte olan Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde yaşanan çatışmalarla birleştirir.
  2. “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” (1961): Bu roman, Tanpınar’ın diğer önemli eserlerinden biridir. İstanbul’da modernleşme ve Batılılaşma süreçlerini ele alırken, karakterler aracılığıyla toplumun değişen yüzünü gösterir.
  3. “Mahur Beste” (1962): Roman, İstanbul’un müzik dünyasında geçer. Ana karakterlerden biri olan Nuran’ın hikayesi etrafında şekillenirken, Türk müziğinin ve sanatının önemli bir dönemini ele alır.
  4. “Aşk-ı Memnu” (1977): Tanpınar, Halit Ziya Uşaklıgil’in aynı adlı romanının modern bir uyarlamasını yapar. “Aşk-ı Memnu”, tutkulu bir aşk hikayesi üzerinden Osmanlı toplumunun ahlaki değerlerini ve çelişkilerini inceler.
  5. “Sahnenin Dışındakiler” (1949): Bu roman, tiyatro dünyasında geçer. Ana karakter Cevat’ın hikayesi etrafında şekillenirken, tiyatro sanatının ve sanatçıların yaşamlarını gözler önüne serer.

Bu eserler, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın edebi zenginliğini, derinliğini ve çeşitliliğini yansıtan önemli yapıtlardır. Tanpınar, bu romanlarıyla Türk edebiyatının önemli isimleri arasında yer alır ve eserleri Türk edebiyatının klasikleri arasında kabul edilir.

Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1950-1980)

Bu dönemde Türk romanı, çeşitlilik ve zenginlik göstermiştir. Farklı temalar, tarzlar ve yaklaşımlarla yazılan romanlar, dönemin toplumsal ve siyasi yapısını yansıtmıştır.  1950-1980 arasında roman türü eğilimlerle (toplumcu gerçekçi, bireyin iç dünyasını esas alan, modernist, millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan) gelişimini sürdürmeye devam etmiştir. Kemal Tahir, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Samim Kocagöz, Fakir Baykurt gibi toplumcu gerçekçi yazarlar; toprak kavgaları, tarımın makineleşmesi, köyden kente göç gibi toplumsal konuları romanlarında ele almışlardır. Peyami Safa, Abdülhak Şinasi Hisar, Ahmet Hamdi Tanpınar, Tarık Buğra, Samiha Ayverdi (1905-1993) bireyin iç dünyasını esas alan romanlar yazmışlardır. Yusuf Atılgan, Oğuz Atay, Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu modernist çizgide romanlar vermişlerdir. Hüseyin Nihal Atsız, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Bahaeddin Özkişi (1928-1975), Münevver Ayaşlı (1906-1999), Emine Işınsu (1938- …..), Sevinç Çokum (1943- …..) millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan romanlar yazmışlardır.
Kemal Tahir’in Devlet Ana, Yorgun Savaşçı; Orhan Kemal’in Cemile, Murtaza; Yaşar Kemal’in İnce Memed, Yılanı Öldürseler; Fakir Baykurt’un Tırpan, Yılanların Öcü; Peyami Safa’nın Yalnızız; Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü; Tarık Buğra’nın Küçük Ağa, İbişin Rüyası; Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam, Anayurt Oteli; Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar, Bir Bilim Adamının Romanı; Ferit Edgü’nün Hakkâri’de Bir Mevsim; Adalet Ağaoğlu’nun Fikrimin İnce Gülü, Bir Düğün Gecesi; Hüseyin Nihal Atsız’ın Ruh Adam; Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Kilit, Çatı; Bahaeddin Özkişi’nin Sokakta, Köse Kadı adlı eserleri bu dönemde roman türünün tanınmış örneklerindendir. Bu dönem, Türk edebiyatının önemli bir evresidir ve edebi üretimde çeşitliliğin ve derinliğin gözlendiği bir zaman dilimidir.

Orhan Kemal

Sanat hayatına şiirle başlayan Orhan Kemal, asıl edebî kişiliğini hikâye ve roman türünde yazdığı eserlerle ortaya koymuştur. Orhan Kemal, Türk edebiyatında sosyal gerçekçilik akımının önde gelen temsilcilerinden biridir. Eserlerinde toplumsal sorunları ve insanların yaşadığı zorlukları gerçekçi bir bakış açısıyla ele almıştır. Orhan Kemal’in eserlerinde insan merkezli bir anlatım dikkat çeker. Romanlarında genellikle ezilen, dışlanmış veya toplumun alt kesimlerinden gelen karakterlere odaklanır ve onların yaşamlarını detaylı bir şekilde işler. Eserlerinde toplumsal adaletsizlik, yoksulluk ve sınıf mücadelesi gibi temalar ön plandadır. Romanlarında işçi sınıfı, emekçiler ve ezilen insanlar üzerinden toplumsal eleştiriler yapar. Orhan Kemal’in edebi kişiliği, toplumsal sorunlara duyarlılık, insan merkezli anlatımı, güçlü ve sade dili ile tanımlanır. Eserleri, Türk edebiyatının önemli yapıtları arasında kabul edilir ve onun edebi mirası, sosyal gerçekçilik akımının Türk edebiyatındaki önemli bir temsilcisidir.

Orhan Kemal’in en önemli romanları arasında şunlar bulunmaktadır:

  1. “Murtaza” (1949): Orhan Kemal’in ilk romanı olan “Murtaza”, yoksul bir ailenin yaşam mücadelesini konu alır. Roman, Orhan Kemal’in sosyal gerçekçilik anlayışının başlangıç noktasını oluşturur.
  2. “72. Koğuş” (1955): Hapishane koğuşlarında geçen bu roman, farklı suçlardan mahkumların bir arada yaşadığı bir ortamı ve insanların iç dünyalarını inceler.
  3. “Avare Yıllar” (1962): Roman, İstanbul’un varoşlarında yaşayan fakir bir ailenin hikayesini anlatır. Karakterler arasındaki çatışmalar ve ailenin iç dinamikleri üzerine odaklanır.
  4. “Bereketli Topraklar Üzerinde” (1969): Orhan Kemal’in en ünlü eserlerinden biri olan bu roman, Toroslar’da geçen bir köy hikayesini konu alır. Köylülerin toprak mücadelesi ve toplumsal adaletsizlikler üzerine derinlemesine bir incelemedir.
  5. “Hanımın Çiftliği” (1976): Roman, bir çiftlikte çalışan işçilerin ve çiftlik sahiplerinin ilişkilerini, çatışmalarını ve günlük yaşamlarını ele alır. Toplumsal sınıf farklarını ve çiftlikteki güç dengelerini inceler.

Bu eserler, Orhan Kemal’in Türk edebiyatına önemli katkılar sağlamış ve onun edebi mirasını oluşturan temel taşlardır. Sosyal gerçekçilik akımının önde gelen temsilcilerinden biri olarak, Kemal’in eserleri Türk edebiyatının klasikleri arasında yer almaktadır.

(Cumhuriyet Dönemi’nde romanın gelişimi ve temsilcileri 12. sınıfta daha detaylı işlenmektedir. Daha detaylı bilgi için 12. sınıf roman ünitemize bakabilirsiniz.)

Modernizm Akımı

Modernizm akımı, edebiyatta 19. ve 20. yüzyıllar arasında ortaya çıkmış ve birçok farklı ülkede etkili olmuş bir harekettir. Bu akım, geleneksel edebi kurallara ve anlayışlara meydan okuyarak yeni bir estetik ve düşünce tarzı geliştirmiştir.

Modernist roman, modernizm akımının edebiyat alanında yansıması olan bir türdür. Bu tür, 19. ve 20. yüzyılın başlarında özellikle Avrupa ve Amerika’da etkili olmuştur. Modernist roman, geleneksel anlatım kalıplarına meydan okuyarak yeni bir estetik ve düşünce tarzı oluşturur. İşte modernist romanın temel özellikleri:

  1. Yenilikçi Anlatım Teknikleri: Modernist romanlar, geleneksel hikaye anlatım kalıplarını reddeder ve yenilikçi anlatım teknikleri kullanır. Bunlar arasında zaman atlamaları, farklı bakış açıları, bilinç akışı tekniği, paralel anlatım gibi teknikler yer alır.
  2. İçsel Dünya ve Bilinç Akışı: Modernist romanlar, karakterlerin iç dünyalarını ve düşüncelerini detaylı bir şekilde inceler. Bilinç akışı tekniği, karakterlerin bilinçaltı düşüncelerini doğrudan okuyucuya aktarır ve zaman zaman anlatımın akışını parçalayabilir.
  3. Anlamın Yeniden İnşası: Modernist romanlar, gerçekliğin tek bir nesnel bir gerçeklik olmadığını savunur. Anlatım tekniklerindeki karmaşıklık, okuyucunun gerçekliği farklı açılardan görmesini ve anlamın çok katmanlı doğasını anlamasını sağlar.
  4. Şüphecilik ve Anlam Arayışı: Modernist romanlar genellikle şüphecilik ve anlam arayışı temasını işler. Karakterlerin yaşamlarında ve toplumda karşılaştıkları çatışmalar, belirsizlikler ve anlamsızlıklar modernist eserlerin önemli bir özelliğidir.
  5. Dilin Yeniden İnşası: Modernist romanlar, dilin ve anlatımın geleneksel kalıplardan çıkarılarak yeniden inşa edilmesini sağlar. Dilin, sözcüklerin ve cümlelerin anlamı ve yapısıyla oynamak, modernist edebiyatın temel özelliklerindendir.

Modernist roman, modernizmin karmaşıklığını, çeşitliliğini ve deneyselliğini yansıtan bir türdür. Bu tür, edebiyatta büyük bir dönüşüm ve çeşitlilik sağlamış, daha sonraki edebi akımlar üzerinde de derin bir etki bırakmıştır.

Modernist romanın Batı edebiyatındaki temsilcileri; James Joyce (Ceymis Coys, 1882-1941),
Franz Kafka (Franz Kafka, 1883-1924), Virginia Woolf (Vircinya Volf, 1882-1941), Marcel Proust
(Marsel Prost, 1871-1922), Robert Musil (Robert Muziil, 1880-1942), William Faulkner (Vilyım Folknır, 1897-1962) gibi yazarlardır. Türk edebiyatında ise Yusuf Atılgan, Oğuz Atay, Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu, Mehmet Eroğlu (1948- …..) gibi yazarlar modernizmin etkilerini yansıtan eserler
vermişlerdir.

Oğuz Atay

Oğuz Atay, Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden biri olarak çağdaş edebiyatın önemli temsilcilerindendir. Edebi kişiliği, eserlerindeki yenilikçi anlatımı, derinlikli karakterleri, eleştirel tutumu ve edebiyatın sınırlarını zorlama çabasıyla tanımlanır. İşte Oğuz Atay’ın edebi kişiliğine dair bazı önemli özellikler:

  1. Yenilikçi Anlatım Teknikleri: Oğuz Atay, geleneksel edebiyat kalıplarını reddederek yenilikçi anlatım teknikleri kullanmıştır. Özellikle “Tutunamayanlar” adlı romanı, karmaşık anlatım yapısı ve metin içi çeşitli dokümanlarla modernist bir anlatım örneği olarak kabul edilir.
  2. Eleştirel Tutum: Atay’ın eserlerinde toplumsal ve bireysel konuları eleştirel bir bakış açısıyla işlediği görülür. Toplumsal normlara, aile ilişkilerine, eğitim sistemine ve modern yaşamın getirdiği sorunlara dair derinlemesine eleştiriler bulunur.
  3. Karakter Derinliği: Atay’ın karakterleri genellikle karmaşık ve çok yönlüdür. Eserlerindeki karakterler, içsel çatışmalar yaşarlar ve okuyucuya derinlemesine bir insan portresi sunarlar.
  4. Edebiyatın Sınırlarını Zorlama: Oğuz Atay, edebiyatın sınırlarını zorlayarak sadece klasik anlatım tekniklerine değil, aynı zamanda edebi türlerin sınırlarına da meydan okumuştur. “Tutunamayanlar” gibi eserleri, edebiyatın geleneksel kalıplarını sorgulayan ve yeniden tanımlayan bir nitelik taşır.
  5. Mizah ve İroni: Atay’ın eserlerinde mizah ve ironi önemli bir yer tutar. Karakterler arasındaki diyaloglar, toplumsal olaylar ve kullandığı dilde mizahi ve ironik unsurlar sıkça görülür.
  6. Bilimsel ve Felsefi Yaklaşım: Oğuz Atay, eserlerinde bilimsel ve felsefi konuları da sıklıkla işler. Özellikle “Bir Bilim Adamının Romanı” adlı eseri, bilim ve felsefenin insan yaşamındaki etkilerini derinlemesine ele alır.

Oğuz Atay’ın edebi kişiliği, çağdaş Türk edebiyatına getirdiği yenilikçi ve eleştirel bakış açısıyla Türk edebiyatının önemli isimleri arasında yer almasını sağlamıştır. Eserleri, geniş bir okuyucu kitlesi tarafından takdir edilir ve edebiyat dünyasında kalıcı bir etki bırakmıştır.

Dünya Edebiyatında Roman
İspanyol yazar Cervantes’in (Servantes, 1547-1616) Don Quijote (Don Kişot) adlı eseri, roman türünün başarılı ilk örneği kabul edilir. Fransız edebiyatında Victor Hugo’nun (Viktor Hügo) Sefiller,
Notre Dame’ın (Notr Dam) Kamburu; Balzac’ın (Balzak) Vadideki Zambak, Goriot (Goryo) Baba; Flaubert’in (Flober) Madam Bovary (Madam Bovari), Stendhal’ın (Stendal) Kırmızı ve Siyah, Zola’nın (Zola) Nana (Nana); Alman edebiyatında Goethe’nin (Göte) Genç Werther’in (Vertha) Acıları, Thomas Mann’ın (Tomas Man, 1875-1955) Buddenbrook (Budenbrok) Ailesi; İngiliz edebiyatında Charles Dickens’ın (Çarlz Dikınz, 1812-1870) İki Şehrin Hikâyesi, Oliver Twist (Olivır Tivist, 1812-1870); Daniel Defoe’nun (Denyıl Difo) Robinson Crusoe (Rabinsın Kruzo); Rus edebiyatında Dostoyevski’nin Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler; Tolstoy’un Anna Karenina, Savaş ve Barış; Gogol’un Ölü Canlar; Gorki’nin Ana, Benim Üniversitelerim; Turgenyev’in (1818-1883) Babalar ve Oğullar; Amerikan edebiyatında Jack London’ın (Cek Landın) Vahşetin Çağrısı, Beyaz Diş; John Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar, Gazap Üzümleri; Ernest Hemingway’in (Örnıst Hemingvey) Yaşlı Adam ve Deniz, Çanlar Kimin İçin Çalıyor; Kırgız Edebiyatında Cengiz Aytmatov’un (1928-2008) Gün Olur Asra Bedel, Beyaz Gemi adlı eserleri dünya edebiyatında roman türünün tanınmış örneklerindendir.