Victor Hugo’nun “Les Misérables” veya Türkçe adıyla “Sefiller” adlı romanı, Fransız edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. İlk olarak 1962 yılında yayımlanmıştır. Kitap, 19. yüzyıl Fransa’sındaki toplumsal adaletsizlikleri ve insanın içsel mücadelesini ele alır.
Konusu:
Özet:
Roman, 19. yüzyıl Fransa’sında geçmektedir. (Fransız Devrimi sonrası dönemde) Ana karakter Jean Valjean, yoksulluk içinde bir çocukken çaldığı bir ekmek nedeniyle hapse atılmış ve cezasını tamamladıktan sonra özgürlüğüne kavuşmuştur. Ancak toplumda iş bulması zor olur, çünkü eski hükümlü olarak itibarı lekelenmiştir. Jean Valjean, toplum tarafından dışlanmış bir adamdır ve bir rahip tarafından iyilikle karşılanır. Ancak Valjean, rahibin ona gösterdiği şefkati suiistimal eder ve rahibin değerli eşyalarını çalar. Ancak, rahip tarafından yakalanan Valjean, rahip tarafından affedilir ve geriye döndüğünde ona daha iyi bir insan olma şansı verilir. Yıllar sonra Valjean, belediye başkanı olarak yeni bir kimlikle yeniden ortaya çıkar. Burada, köylülerin sevgisini ve saygısını kazanır. Valjean, eski bir hükümlü olan Fantine’in kızı Cosette’i sahiplenir ve ona bir baba gibi davranır. Ancak, Valjean’ın geçmişi onu hala takip etmektedir. Dedektif Javert, onun gerçek kimliğini keşfeder ve yıllarca peşinde iz sürer. Javert, Valjean’ı takip etme konusunda kişisel bir takıntıya sahiptir. Onun gözünde, Valjean yasa dışı bir kaçak ve toplumun düzenine karşı bir tehdittir. Bu nedenle, Javert, Valjean’ı yakalayarak kendi vicdanını ve adalet anlayışını tatmin etmeye çalışır. Kahramanımız, Javert’ten kaçmaya çalışırken, Fransız isyanı olan Haziran Ayaklanması’nın patlak verdiği bir dönemde Paris’e gider. Ayaklanma sırasında, Valjean birçok kişinin hayatını kurtarır. Valjean, birçok kişinin hayatını kurtarırken, Javert ile karşı karşıya gelir. Ancak Valjean, Javert’in yaşamını bağışlar. Ancak, Javert’in içsel çatışması artar ve sonunda intihar eder. Javert, olayların akışı boyunca yasalara olan bağlılığı ve adalet duygusu arasında büyük bir içsel çatışma yaşar. Jean Valjean’ı affetmesi ve ona özgürlüğünü vermesi, onun için bir paradokstur. Bu durum, onun kimliği ve değerleri üzerinde derin bir etkiye sahip olur. Valjean ise, sevdiklerini korumak için bir kez daha kaçmak zorunda kalır. Ancak ölüm döşeğindeyken, sevdiklerine ve Tanrı’ya olan inancını yeniden keşfeder.