13. yüzyıldan başlayarak divan şiiri adı altında köklü bir geleneğe sahip olan Türk şiiri büyük şairlerin eserleriyle önemli bir başarı yakalamıştır. 19. yüzyıla geldiğimizde ise divan edebiyatının katı kuralları yıkılmaya başlamıştır. Tanzimat Dönemi yüzümüzü tamamen Batı’ya çevirdiğimiz bir edebi dönemdir. Toplumsal olarak yaşanan değişimler ister istemez zihniyetten bağımsız düşünemeyeceğimiz edebi eserleri de etkilemektedir.  Hayatın çeşitli yanlarındaki değişimler şiire de yansımıştır. Osmanlının son dönemlerinde divan şiiri geleneğini sürdürmek isteyen Encümen-i Şuara adlı bir şair grubu ortaya çıkmıştır. Fakat bu şairler ne şiire bir yenilik getirmişler ne de divan şiirini ileri seviyeye taşıyabilmişlerdir. Divan şiirinin gün geçtikçe zayıflaması Tanzimat Dönemi şairlerince özellikle de Namık Kemal tarafından oldukça eleştirilmiştir. Ve bu dönem sanatçıları da şiir üzerinde çalışmaya başlarlar. Türk şiirinde Tanzimat Dönemi’nde özellikle içerik olarak birçok büyük yenilik görülür ancak eski şiir de var olma çabasını devam ettirmektedir. Tanzimat Dönemi Türk edebiyatı oluşturulan eserler ve sanatçıların belli başlı özelliklerine göre iki başlık altında incelenmektedir. Şimdi ana dönemin içerisindeki bu iki dönemdeki ”şiir”in özelliklerine bakalım:

I. TANZİMAT DÖNEMİ ŞİİRİ

  • Birinci dönem sanatçıları ”Sanat, toplum içindir.” düşüncesini benimsemişlerdir. Bu nedenle de eserlerinde toplumsal konulara yer vermişlerdir.
  • Akıl, vatan, halk, millet, hürriyet, özgürlük, eşitlik, adalet gibi kavramlar ilk defa bu dönemde şiire konu olmuştur.
  • İçerikte büyük bir değişiklik olmasının yanı sıra biçim aynı kalmıştır. Yani sanatçılar eski biçimlerle yeni konular işlemiştir.
  • Divan edebiyatındaki nazım şekilleri kullanılmaya devam edilmiştir.
  • Aruz ölçüsü şiire hâkim olan temel ölçü olmuştur ancak hece ölçüsü de az da olsa kullanılmıştır.
  • Divan edebiyatında olduğu gibi nazım birimi olarak genellikle beyit tercih edilmiştir.
  • Divan şiirinde önemsenen ”parça bütünlüğü” yerini ”konu bütünlüğü”ne bırakmıştır.
  • Romantizm akımı etkili olmuştur.
  • Sade bir dil savunulmuş fakat gerçekleştirilememiştir.
  • Şiirler divan şiirinde olduğu gibi nazım şekillerinin adıyla anılmamış, ilk defa bu dönemde şiirlere başlıklar konulmuştur.
  • Tanzimat’ın birinci döneminin önde gelen şairleri Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal’dir.
  • İnandığı değerler uğruna fedakârlıktan çekinmeyen Namık Kemal; Hürriyet Kasidesi’ni ilkeleri doğrultusunda, hükûmetteki görevinden istifa ettikten sonra yazmıştır. Kaside nazım şekliyle yazdığı bu
    şiirde mahlas kullanmamış, klasik kasidede bulunması gereken bölümlere (nesip, girizgâh, tegazzül…) yer vermeyerek doğrudan konuya girmiştir:

         Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetden
         Çekildik izzet ü ikbâl ile bâb-ı Hükûmet’den

  • Kasideler genellikle bir devlet büyüğünü övmek için yazılırken Hürriyet Kasidesi soyut bir kavramın (hürriyet) yüceltilmesi için yazılmıştır. Hürriyet Kasidesi’nde Arapça, Farsça kelime ve tamlamalarla yüklü bir dil kullanan şair, eleştirel bir anlatım tutumu sergilemiştir.

İbrahim Şinasi

Tanzimat edebiyatının öncüsü ve kurucusudur. Köklü bir Batılılaşmayı savunmuştur. ”Sanat, toplum içindir.” anlayışıyla eser vermiştir. Akla ve mantığa önem veren Klasisizm’den etkilenmiştir. Dilde sadeleşme hareketine öncülük etmiştir. ”İlklerin Sanatçısı” olarak bilinir.

Şinasi’nin Türk edebiyatına kazandırdığı ilkler şunlardır:

  • İlk özel gazeteyi çıkardı. (Tercüman-ı Ahval)
  • İlk makaleyi yazdı. (Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi)
  • İlk yerli tiyatro eserini yazdı. (Şair Evlenmesi-> Sahnelenememiştir.)
  • İlk kez noktalama işaretlerini kullandı.
  • İlk şiir çevirilerini yaptı.
  • İlk kez gazete şiir yayımlayan sanatçı oldu.
  • İlk kez Klasisizmi Türk edebiyatında uyguladı.

Eserleri: 

Şiir: Müntehabat-ı Eşar, Tercüme-i Manzume

Sözlük: Durub-ı Emsal-i Osmaniye

Tiyatro: Şair Evlenmesi

Gazete: Tercüman-ı Ahval, Tasvir-i Efkâr.

Namık Kemal

Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatında bir ideal uğruna sanatını kullanan ilk büyük şairdir. Tanzimat edebiyatının en önemli düşünce sanat ve siyaset adamıdır. Encümen-i Şuara topluluğuna katılarak divan şiiri geleneğini yaşatmıştır. Tasvir-i Efkâr gazetesinde Şinasi ile birlikte çalışmıştır. Milli değerlerimizden kopmadan Avrupalılaşmayı hedeflemiştir. Eserlerinde toplumsal konuları, vatan, millet, hürriyet, hak, adalet, ahlak, aile gibi kavramları işlemiştir. ”Vatan Şairi” olarak anılmaktadır. Romantizm akımından etkilenmiştir.

♣ Kasidenin bölümlerini kullanmadan yazdığı ”Hürriyet Kasidesi” ile biçim olarak eskiye içerik olarak yeniye bağlı kaldığını göstermiştir ki bu eser en bilindik eseridir.

Eserleri:

Şiir: Hürriyet Kasidesi, Vatan Türküsü, Vatan Şarkısı, Vaveyla, Murabba

Tiyatro: Vatan yahut Silistre ( Sahnelenen ilk tiyatro eserimizdir.), Zavallı Çocuk, Kara Bela, Akif Bey, Gülnihal, Celaleddin Harzemşah.

Roman: İntibah, Cezmi.

Mektup: Magosa Mektupları

Tanzimat 1. dönem başka sanatçılarımız da vardır. Fakat 11. sınıf ders kitabında özellikle bu iki şairimiz vurgulandığı için konu anlatımında da iki şairimize yer verdik.

II. TANZİMAT DÖNEMİ ŞİİRİ

  • İkinci dönem sanatçıları ”Sanat, sanat içindir.” düşüncesini benimsemişlerdir. Bu nedenle de eserlerinde bireysel konulara yer vermişlerdir.
  • Şiire toplumsal bir amaç yüklenmemiştir. Aşk, ölüm, tabiat gibi kavramlar işlenmiştir.
  • Devlet yönetiminin baskıcı tutumu sebebi ile sosyal ve siyasi konulara eserlerde pek yer verilememiştir.
  • Genellikle aruz ölçüsü  kullanılmıştır.
  • Nazım birimi olarak beyit kullanılmış fakat sonradan yavaş yavaş terk edilmiştir.
  • İlk dönemde olduğu gibi gazel, kaside gibi nazım biçimleri kullanılmaya devam edilmiştir. Yeni nazım biçimleri de denenmiştir.
  • Yine ilk dönemde olduğu gibi konu bütünlüğüne önem verilmiştir.
  • ”Kafiye kulak içindir.” ilkesi benimsenmiştir.
  • Romantizm akımının etkisindedirler.

Recaizade Mahmut Ekrem

Namık Kemal ile tanıştıktan sonra edebiyat çevresine girmiştir. Eskiye karşı yeniyi savunan yazar ve şairlere destek olmuş ve onlar tarafından ”Üstat Ekrem” olarak kabul edilmiştir. Yenileşme hareketlerini genç nesle öğretmiştir. ”Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir.” demiştir. Ona göre şiirin tek amacı güzelliktir. Romantik tavırla yazığı şiirlerinde bireysel konuları işlemiştir. Kulak için kafiyeyi savunmuştur.

Eserleri: 

Şiir: Zemzeme, Nijad Ekrem, Yâdigar-ı Şebap, Pejmürde, Nağme-i Seher.

Roman: Araba Sevdası (İlk realist roman)

Tiyatro: Çok Bilen Çok Yanılır, Afife Anjelik, Vuslat, Atala.

Daha birçok türde eser yazmıştır.

Abdülhak Hamit Tarhan

Abdülhak Hamit Tarhan - Vikipedi

Elçilik görevi sebebiyle birçok ülkeyi gezmiştir. Zengin bir kültüre sahiptir. Doğu ve Batı edebiyatı arasında köprü görevi görmüştür. Modern Türk edebiyatı kurucularından sayılmıştır. ”Şair-i Azam” olarak anılmıştır. ”Sanat için sanat.” görüşünü benimsemiştir. Romantizmden etkilenmiştir. Divan şiiri geleneğini hem şekil hem de içerik yönünden terk etmiştir. Kuralsız nazım biçimleri ortaya koymuştur. Şiirlerinde aşk, ölüm, doğa, metafizik gibi konular işlemiş,  ”Tezatlar Şairi” olarak nitelendirilmiştir. Türk edebiyatında ilk pastoral şiir olan ”Sahra”yı kaleme almıştır. Romantizm akımının etkisindedir.

Eserleri: 

Şiir: Makber, Sahra, Ölü, Validem, Hacle, Bunlar Odur, Garam, Divaneliklerim yahut Belde, Bâlâdan Bir Ses, Bir Sefilenin Hasbihali, İlham-ı Vatan, Yadigâr-ı Harp…

Tiyatro: Duhter-i Hindu, İçli Kız, Finten, Tarık, Zeynep, Nesteren, Eşber…

Yine ikinci dönemde başka sanatçılarımız da var fakat MEB 11. sınıf kitabında üzerinde durulan şairler ele alınmıştır.

 

Serveti Fünun şiirinin özellikleri ve temsilcilerine aşağıdaki bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Serveti Fünun Şiiri ve Temsilcileri