Tiyatro, sahnede canlı performansların sergilendiği, genellikle bir hikaye veya konu etrafında karakterlerin rol aldığı sanatsal bir etkinliktir. Tiyatro, insanlık tarihinde çok eski bir geçmişe sahiptir ve kökenleri antik çağlara dayanmaktadır. Tiyatronun kökenlerine ilişkin tam bir kesinlik olmamakla birlikte, çeşitli kültürlere ve toplumlara dayanan farklı teoriler bulunmaktadır. Tiyatro geleneğinin en önemli gelişimi antik Yunan’da gerçekleşmiştir. M.Ö. 5. yüzyılda Atina’da, Dionysia şenlikleri kapsamında düzenlenen drama yarışmaları, tiyatro sanatının kurumsallaşmasını sağlamıştır.

Tiyatro, oyuncuların doğrudan seyirciyle etkileşimde bulunduğu bir sanat formudur. Sahne, kostüm, dekor ve ışık gibi unsurlar genellikle tiyatro performanslarında kullanılır. Tiyatro, çeşitli türlerde olabilir. Bunlar arasında drama, komedi, trajedi, müzikal, performans sanatları ve diğerleri bulunur. Tiyatro eserleri, yazarlar tarafından yazılır ve yönetmenler tarafından sahnelenir. Oyuncular, sahnede karakterleri canlandırır ve seyirciye olayları aktarır. Tiyatro, insanların duygularını ifade etmelerine, düşünmelerine ve eğlenmelerine yardımcı olan önemli bir sanat formudur. Aynı zamanda kültürel bir etkinlik olarak da kabul edilir ve bir toplumun değerlerini, endişelerini ve tarihini yansıtabilir.

Türk edebiyatında sözlü gelenek içinde ortaya çıkıp gelişen geleneksel Türk tiyatrosu (Karagöz,orta oyunu, meddah, seyirlik köy oyunları, kukla vb.) yüzyıllarca varlığını sürdürmüştür. Modern tiyatro, Türk edebiyatına Tanzimat Dönemi’nde Batı’dan gelmiştir. Bu dönemde Şinasi ilk yerli oyun olan Şair Evlenmesi’ni yazmış; Ahmet Vefik Paşa, Fransız sanatçı Moliére’den uyarlamalar yapmıştır. Modern tiyatro kurulurken kimi zaman geleneksel tiyatroya ait unsurlardan da yararlanılmıştır. Millî Edebiyat Dönemi’nde tiyatroda görülen gelişme; Cumhuriyet Dönemi’nde devlet konservatuvarlarının, devlet tiyatrolarının, şehir tiyatrolarının açılması ve özel tiyatro gruplarının oluşması ile güçlenerek devam etmiştir.

Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro (1923-1950)

1923 ile 1950 yılları arasında Türk edebiyatında tiyatro, önemli bir gelişim süreci yaşamıştır. Bu dönem, Türkiye’nin Cumhuriyet dönemi olarak bilinir ve kültürel alanda birçok değişim ve yenilik getirmiştir. İşte o dönemde Türk tiyatrosunun ana gelişim eğilimleri:

Batılılaşma ve Modernleşme: Cumhuriyet döneminde Türkiye, batılılaşma ve modernleşme hareketlerine hız vermiştir. Bu süreç, tiyatro sanatında da etkili olmuş ve geleneksel tiyatro formlarının yanı sıra Avrupa tiyatro geleneği de Türk sahnelerine girmiştir.

Türk Tiyatro Derneği ve Milli Tiyatro Hareketi: 1920’lerde Türk Tiyatro Derneği’nin kurulması, Türk tiyatrosunun yeniden yapılanması ve gelişmesi için önemli bir adımdır. Bu dönemde “milli tiyatro” kavramı da önem kazanmıştır. Milli tiyatro, Türk kültür ve toplumunun değerlerini sahneye taşımak ve milli bilinci güçlendirmek amacıyla ortaya konulan bir çabadır.

Yeni Tiyatro Anlayışları: Cumhuriyet döneminde, tiyatroda yeni akımlar ve anlayışlar da görülmüştür. Özellikle Ahmet Vefik Paşa’nın “realist tiyatro” anlayışı ve Muhsin Ertuğrul’un “epik tiyatro” anlayışı gibi yaklaşımlar, Türk tiyatrosunda önemli bir rol oynamıştır.

Yerli Oyun Yazarlarının Eserleri: Cumhuriyet döneminde Türk tiyatrosu, yerli oyun yazarlarının eserleriyle zenginleşmiştir. Ahmet Vefik Paşa, Haldun Taner, Vasıf Öngören gibi önemli yazarlar bu dönemde sahne aldıkları eserlerle Türk tiyatrosunu zenginleştirmiştir.

Devlet Tiyatroları ve Özel Tiyatroların Kurulması: Cumhuriyet döneminde devlet, tiyatro sanatını desteklemek amacıyla devlet tiyatrolarını kurmuştur. Ayrıca özel tiyatro toplulukları da faaliyet göstermeye başlamıştır. Bu kuruluşlar, Türk tiyatrosunun yaygınlaşmasına ve gelişmesine katkı sağlamıştır.

Bu dönemde Türk tiyatrosu, modernleşme ve yenilikçi akımlarla birlikte gelişmiş ve çeşitlenmiştir. Devletin ve özel sektörün tiyatroya verdiği destekler, Türk tiyatrosunun daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamıştır.

Bu dönemde Musahipzade Celal’in (1868-1959) Fermanlı Deli Hazretleri, İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci’nin (1874-1935) Hisse-i Şayia, İsmail Hakkı Baltacıoğlu’nun (1886-1978) İnanmak, Reşat Nuri Güntekin’in Taş Parçası, Nahid Sırrı Örik’in (1895-1960) Sönmeyen Ateş, Faruk Nafiz Çamlıbel’in Akın, Münir Hayri Egeli’nin (1903-1970) Bayönder, Yaşar Nabi Nayır’ın İnkılâp Çocukları adlı eserleri türün tanınmış örneklerindendir.

BUNU DA BİL !

Ahmet Vefik Paşa (1823-1891): Ahmet Vefik Paşa, Türk tiyatrosunun köklü isimlerindendir. 19. yüzyılın sonlarına doğru yaşamış olmasına rağmen, eserleri Cumhuriyet döneminde de önemli bir etkiye sahiptir. Realist tiyatro anlayışının öncülerindendir. Eserleri arasında “Levent Yüzbaşı”, “Namık Kemal”, “Mürebbiye”, “Zavallı Kız” gibi oyunlar bulunur.

Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro (1950-1980)

1950 ile 1980 yılları arası Türk edebiyatında tiyatro, oldukça hareketli ve çeşitli bir dönem yaşamıştır. Bu dönemde Türk tiyatrosunda birçok yeni akım ve yazarın ortaya çıkması, tiyatronun gelişimine önemli katkılar sağlamıştır. İşte o dönemin önemli gelişim eğilimleri:

Toplumsal ve Siyasal Değişimlerin Yansımaları: 1950’lerden itibaren Türkiye’de toplumsal ve siyasal değişimler yaşanmıştır. Bu dönemde çok partili siyasi hayata geçiş, ekonomik ve sosyal yapıda değişimler gibi faktörler, tiyatroda da yansımalarını bulmuştur. Tiyatro, toplumun sorunlarını ve değişen dinamiklerini sahneye taşımıştır.

Yeni Tiyatro Akımları: 1950’lerden itibaren Türk tiyatrosunda yeni akımlar ve yönelimler ortaya çıkmıştır. Özellikle sosyal gerçekçilik, absurd tiyatro, politik tiyatro gibi akımlar ön plana çıkmıştır. Bu akımlar, toplumsal sorunlara dikkat çekmek ve siyasi mesajlar iletmek amacıyla kullanılmıştır.

Yeni Yazarların ve Oyunların Çıkışı: Bu dönemde birçok yeni tiyatro yazarı sahne almıştır. Adalet Ağaoğlu, Orhan Asena, Güngör Dilmen gibi yazarlar, tiyatro literatürüne önemli eserler kazandırmışlardır. Eserlerinde genellikle toplumsal konuları ve bireyin iç dünyasını ele almışlardır.

Devlet Tiyatrolarının ve Özel Tiyatroların Rolü: Devlet Tiyatroları bu dönemde önemli bir rol oynamıştır. Devlet desteğiyle birçok önemli eser sahnelenmiş ve tiyatro sanatı yaygınlaşmıştır. Aynı zamanda özel tiyatro toplulukları da aktif bir şekilde faaliyet göstermiştir.

Toplumcu Gerçekçi Tiyatro: 1960’lar ve 1970’lerde Türk tiyatrosunda toplumcu gerçekçi tiyatro anlayışı ön plana çıkmıştır. Bu anlayış, toplumsal sorunlara odaklanırken aynı zamanda halkın da tiyatroya daha fazla ilgi göstermesini sağlamıştır.

Bu dönemde Türk tiyatrosu, hem içerik hem de form açısından büyük bir çeşitlilik göstermiştir. Yeni akımların ve yazarların ortaya çıkmasıyla birlikte tiyatro sanatı daha da zenginleşmiş ve gelişmiştir.

Bu dönemde Ahmet Kutsi Tecer’in (1901-1967) Koçyiğit Köroğlu, Cevat Fehmi Başkut’un (1905-1971) Buzlar Çözülmeden, Selahattin Batu’nun (1936-1973) Oğuzata, Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı, Necati Cumalı’nın Boş Beşik, Orhan Asena’nın Hurrem Sultan, Recep Bilginer’in (1922-2005) Sarı Naciye, Cahit Atay’ın (1925-2012) Gültepe Oyunları, Nezihe Meriç’in (1925-2009) Sular Aydınlanıyordu, Refik Erduran’ın (1928-2017) Karayar Köprüsü, Adalet Ağaoğlu’nun Çatıdaki Çatlak, Güngör Dilmen’in (1930-2012) Midas’ın Kulakları, Turgut Özakman’ın (1930-2013) Töre, Turan Oflazoğlu’nun (1932- …..) IV. Murat, Oktay Arayıcı’nın Dışarda Yağmur Var, Başar Sabuncu’nun (1943-2015) Şere ye, Tuncer Cücenoğlu’nun Kördövüşü adlı eserleri türün tanınmış örneklerindendir.

Dünya Edebiyatında Tiyatro

Dünya edebiyatında tiyatro, binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan ve sürekli olarak evrim geçiren bir sanat formudur. Tiyatro, farklı kültürlerin ve toplumların tarih boyunca kendine özgü tarzları ve teknikleriyle gelişmiştir. İşte dünya edebiyatındaki tiyatro gelişimi hakkında genel bir bakış:

Antik Yunan Tiyatrosu: Dünya edebiyatındaki tiyatronun kökenleri, antik Yunan’a dayanmaktadır. M.Ö. 5. yüzyılda Atina’da Dionysos şenlikleri kapsamında düzenlenen drama yarışmaları, tiyatro sanatının ilk büyük gelişimini yaşamıştır. Ünlü yazarlar Aristofanes, Sophokles, Euripides ve diğerleri, tragedya ve komedi türlerinde önemli eserler vermişlerdir.

Rönesans Dönemi: 14. ve 17. yüzyıllar arasında Avrupa’da yaşanan Rönesans dönemi, tiyatro sanatında da önemli bir dönüşüm yaşanmıştır. William Shakespeare gibi yazarlar, bu dönemde dünya edebiyatının en önemli tiyatro eserlerini kaleme almışlardır.

Barok ve Klasik Dönem Tiyatrosu: 17. ve 18. yüzyıllarda Avrupa’da barok ve klasik dönem tiyatrosu etkili olmuştur. Jean-Baptiste Molière, Pedro Calderón de la Barca gibi yazarlar bu dönemin önemli temsilcileridir.

Romantizm ve Realizm: 19. yüzyılda romantizm ve realizm akımları tiyatro sanatını etkilemiştir. Gerçekçi tiyatro anlayışı, toplumsal ve psikolojik gerçekliğe odaklanmıştır. Henrik Ibsen, Anton Chekhov gibi yazarlar bu dönemde önemli eserler vermişlerdir.

20. Yüzyıl ve Sonrası: 20. yüzyıl, tiyatro sanatında çeşitli akımların ve deneyimlerin yaşandığı bir dönemdir. Soyut tiyatro, epik tiyatro, absurd tiyatro gibi akımlar ortaya çıkmıştır. Samuel Beckett, Bertolt Brecht, Tennessee Williams, Arthur Miller gibi yazarlar, 20. yüzyıl tiyatrosunun önemli isimlerindendir.

Bugün dünya edebiyatında tiyatro, hâlâ canlı ve dinamik bir sanat formu olarak varlığını sürdürmektedir. Farklı kültürlerden ve coğrafyalardan gelen yazarlar, tiyatroyu kendi deneyimlerine ve perspektiflerine göre şekillendirmeye devam etmektedirler.

Dünya Edebiyatının Tanınmış Tiyatro Eserleri : 

Dünya edebiyatında birçok ünlü tiyatro eseri bulunmaktadır. Bu eserler farklı dönemlerden, kültürlerden ve yazarlardan gelmektedir. İşte bazı ünlü tiyatro örnekleri:

“Hamlet” – William Shakespeare: İngiliz edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan “Hamlet”, trajik bir hikayeyi anlatır ve insan psikolojisi üzerine derinlemesine bir inceleme yapar. Hamlet’in trajik kaderi ve içsel çatışmaları, bu eseri unutulmaz kılar.

“Yeraltından Notlar” – Fyodor Dostoyevski: Dostoyevski’nin bu eseri, genellikle roman olarak değerlendirilse de aynı zamanda tiyatroda da sahnelenmiştir. İnsanın iç dünyasını ve varoluşsal çıkmazlarını derinlemesine işleyen bir eserdir.

“Köstebek” – Friedrich Dürrenmatt: Alman yazar Dürrenmatt’ın en ünlü eserlerinden biri olan “Köstebek”, soyut tiyatro akımının önemli örneklerindendir. Bu absürt komedi, toplumsal eleştiriler yaparken insanın varoluşsal sorgulamalarına da yer verir.

“Kadınlar Arasında” – Clare Boothe Luce: Bu Amerikan komedisi, 20. yüzyılın en ünlü tiyatro eserlerinden biridir. Kadınların arasındaki ilişkilere ve toplumsal cinsiyet rollerine dair keskin bir gözlem sunar.

“Kükreyen Yirmiler” – Alan Ayckbourn: İngiliz yazar Ayckbourn’un bu eseri, modern İngiliz toplumunun mizahi bir portresini çizer. İnsan ilişkileri, aile yaşantısı ve toplumsal normlar üzerine keskin gözlemler içerir.

“Godot’yu Beklerken” – Samuel Beckett: İrlandalı yazar Beckett’ın en ünlü eserlerinden biri olan “Godot’yu Beklerken”, absürt tiyatro akımının başyapıtlarından biridir. İki karakterin, Vladimir ve Estragon’un, biriyle buluşmayı bekledikleri sıradışı ve sembolik bir hikayeyi anlatır.

“Üç Kız Kardeş” – Anton Çehov: Rus yazar Anton Çehov’un bu eseri, insan ilişkilerini ve yaşamın anlamını derinlemesine inceleyen bir trajedi olarak bilinir. Çehov’un ustalıklı karakter çizimi ve incelikli diyalogları, bu eseri dünya edebiyatının klasikleri arasına sokar.

Bu sadece birkaç örnektir ve dünya edebiyatında birçok ünlü tiyatro eseri bulunmaktadır. Her biri kendi döneminin ve yazarının özelliklerini yansıtan, benzersiz ve değerli eserlerdir.

Tiyatro ile ilgili terimlere aşağıdaki linke tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Tiyatro Terimleri