Geleneksel Türk tiyatrosu ile ilgili kısa bir bilgi veriniz.

Geleneksel Türk tiyatrosu, Türk kültürünün önemli bir parçası olan ve sözlü anlatı geleneğine dayanan tiyatro türüdür. Bu tiyatro türü; doğaçlamaya, mizaha ve halkın günlük yaşamına dair unsurlara dayanır.  Bu oyunlardan bazıları: Karagöz, orta oyunu, meddahlık, köy seyirlik oyunları…

Karagöz oyununun özellikleri nelerdir?

Karagöz oyunu Türk halk kültürünün önemli bir parçası olan geleneksel bir gölge oyunudur. Deriden yapılmış tasvirlerin arkadan verilen bir ışıkla beyaz bir perdeye yansıtılmasıyla oynanır. Bu oyunda başta Karagöz ve Hacivat olmak üzere birçok karakter yer alır.

  • Oyun doğaçlama canlandırılır.
  • Tasvirleri oynatıp diyalogları canlandıran kişiye hayalî, hayalbaz, hayalci, Karagözcü gibi isimler verilir.
  • Bazı ustaların yanında tef çalıp şarkı söyleyen ”yardak” adı verilen kişiler de bulunur.
  • Bu oyunun sahnesi yarı aydınlatılmış beyaz bir perdedir. Oyunun sahnelendiği bu yere Şeyh Küşteri Karagözcülerin piri sayıldığı için ”Küşteri Meydanı” da denir.
  • Başlıca karakterler Karagöz ve Hacivat’tır. Karagöz halkı temsil ederken Hacivat ise eğitimli ve şehirli tipini temsil eder.
  • Oyun, Karagöz’ün sürekli Hacivat’ın söylediklerini yanlış anlamasından dolayı bir çatışma üzerine kuruludur.
  • Oyunda Çelebi, Tiryaki, Zenne, Tuzsuz Deli Bekir, Matiz, Altıkulaç Bebe Ruhi, Acem, Zeybek vb. birçok farklı karakter de vardır.
  • Giriş (mukaddime), muhavere, fasıl ve bitiş olmak üzere dört bölümden oluşur.
  • Hem güldürmeyi hem de düşündürmeyi amaçlar.

Orta oyununun özellikleri nelerdir?

Orta oyunu; doğaçlamaya dayalı, genellikle açık alanlarda oynanan komik ve eleştirel bir halk oyunudur. Başrol oyuncuları Kavuklu ve Pişekâr’dır. Oyuncuların sabit bir sahnesi yoktur; meydanda veya belirli bir alanda seyircilerle iç içe oynanır.

  • Gerçek oyuncular tarafından canlandırılır.
  • Oynandığı yuvarlak alana palanga veya meydan denir.
  • Başlıca dekoru yenidünya adı verilen bir paravan ve dükkan denilen iki katlı bir kafestir. Bazen birkaç sandalye de kullanılır.
  • Yazılı bir metni yoktur, doğaçlamaya dayanır.
  • Kavuklu, cahil görünen ancak kurnaz bir halk adamıdır; Pişekâr ise akıllı, bilgili, kibardır ve orta sınıf şehirli kesimi temsil eder. (Bu yönleriyle Kavuklu Karagöz’e, Pişekâr ise Hacivat’a benzemektedir.)
  • Mukaddime, muhavere, fasıl ve bitiş olmak üzere dört bölümden oluşur.
  • Mimik, jest ve konuşma ön plandadır.

 

Meddahlık geleneği ile ilgili bilgi veriniz.

Türk halk edebiyatında yer alan, sözlü anlatım geleneğine dayalı, tek kişilik gösteri sanatıdır. Meddah; dinleyicilere hikâyeler anlatan, taklitler yapan, mizah ve öğüt içeren anlatılar sunan bir halk sanatçısıdır. Genellikle bir sandalye, baston ve mendil gibi basit araçlarla hikâyesini anlatır. Hazır metin yoktur, doğaçlamadır. Hem güldürür hem düşündürür. Meddahlık, 2008 yılında UNESCO tarafından ”İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası” olarak tanımlanmıştır.

Türk edebiyatında modern tiyatro ile ilgili bilgi veriniz.

Türk edebiyatında modern tiyatronun gelişimi Tanzimat Dönemi ile başlamış ve özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren hız kazanmıştır. Osmanlı Devleti’nin Batı ile yoğunlaşan ilişkileri Türk edebiyatının Batı edebiyatındaki türlerle tanışmasına neden olmuştur. Bu dönemde geleneksel halk tiyatrosundan farklı olarak daha kurallı, yazılı metne dayalı ve sahne dekoru, kostüm gibi unsurları taşıyan tiyatro eserleri yazılmaya başlandı. Tanzimat yazarları tiyatroyu; toplumu eğitmek, ahlaki ve sosyal sorunlara dikkat çekmek için bir araç olarak gördüler. Bu sebeple tiyatro oyunları genellikle toplumsal sorunları ve insan ilişkilerini konu aldı.  İlk yerli tiyatromuz Tanzimat Dönemi yazarı İbrahim Şinasi’nin kaleme aldığı ”Şair Evlenmesi”dir. Şair Evlenmesi, bir töre komedisidir. Görücü usulü evliliği eleştirir. Sahnelenen ilk tiyatro eserimizse Namık Kemal’in ”Vatan yahut Silistre” adlı tiyatro eseridir. Bu eser, Türk edebiyatında romantik tiyatronun ilk tipik örneklerindendir. Vatan teması ön plandadır. Servet’i Fünun ve Fecri Ati dönemi sanatçıları tiyatronun daha sanatsal bir biçimde gelişmesini sağladı. Ancak asıl büyük sıçrama 20. yüzyılın başında Cumhuriyet’in ilanıyla gerçekleşti. Cumhuriyet Dönemi tiyatrosu modernleşme hareketleriyle birlikte hızla gelişti. Sanatçılar hem Batı’daki gelişmeleri takip etti hem de Türk toplumunun sorunlarını sahneye taşımaya çalıştı. Cumhuriyet’in ilk yıllarında tiyatro kurumları kuruldu, devlet tiyatrosu açıldı. Bu sayede tiyatro, toplumun her kesimine ulaşmaya başladı. Türk tiyatrosunda modern dönemin önemli isimlerinden biri Ahmet Vefik Paşa’dır.  Cumhuriyet Dönemi’nde ise Haldun Taner, Orhan Asena, Güngör Dilmen gibi yazarlar tiyatro eserleri ile çağdaş Türk tiyatrosunun önemli temsilcileri oldular. Bugün Türk tiyatrosu, klasik eserlerden modern oyunlara, yerli ve yabancı metinlerin sahnelendiği zengin bir yapıya sahiptir. Kısacası Türk edebiyatında modern tiyatro; Tanzimat’la başlayıp Cumhuriyet’le olgunlaşan, Batı etkisiyle şekillenen ancak kendi toplumsal gerçeklerinden beslenen dinamik ve çok yönlü bir sanat dalıdır.

Dünya edebiyatında tiyatro ile ilgili kısa bir bilgi:

Tiyatro, dünya edebiyatının en eski ve etkileyici türlerinden biridir. Kökeni Antik Yunan’a dayanır; bu dönemde tragedya ve komedya gibi türler gelişmiş, Sophokles ve Aristophanes gibi yazarlar önemli eserler vermiştir. Roma döneminde daha çok eğlence amaçlı kullanılan tiyatro, Orta Çağ’da dini temalarla kilise çevresinde şekillenmiştir. Rönesans’la birlikte tiyatro yeniden canlanmış özellikle Shakespeare ile edebi ve sanatsal anlamda zirveye ulaşmıştır. 17. ve 18. yüzyıllarda klasisizm ve romantizm etkili olurken 19. yüzyılda realizm ve natüralizm ile tiyatroda günlük yaşam ve toplumsal sorunlar sahneye taşınmıştır. 20. yüzyıla gelindiğinde ise tiyatro, hem biçim hem de içerik açısından büyük bir dönüşüm geçirmiştir. Modern tiyatro, teknoloji ve çoklu disiplinlerin etkisiyle sınırlarını genişletmiş, geleneksel sahne yapısının dışına çıkarak seyirciyle daha etkileşimli ve deneysel bir ilişki kurmaya başlamıştır. Günümüzde ise tiyatro hem klasik metinlerin yeniden yorumlandığı hem de çağdaş sorunlara odaklanan dinamik bir sanat dalı olarak varlığını sürdürmektedir.

Anı nedir? Özellikleri nelerdir?

Bir yazarın geçmişte yaşadığı ve onu etkileyen bir olayı edebi bir dil ile anlattığı metin türüne anı (hatıra) denir. Gerçek yaşantılara dayanır. Kurmaca değildir, yazar bizzat yaşadığı ya da şahit olduğu bir olayı anlatır. Bireysel yaşantılardan yola çıkarak dönemin toplumsal ve kültürel yapısına ışık tutar. Yaşanmış olaylar olduğu için tarihe de ışık tutar. Belirli bir zaman dilimi ya da olayın geçtiği süreci ele alır.