ANI

Bir yazarın, şairin, sanatçının geçmişteki bir deneyimini, gözlemini veya duygusal anını yazıya döktüğü türde bir yazı türüdür. Anı, kişisel yaşantıya dair izlenimlerin ve belli bir olayın yazarın bakış açısıyla anlatıldığı metinlerdir. Bu tür, çoğu zaman bir bireyin hayatında önemli bir yeri olan bir olay, insan ya da dönemi konu alır. Yazar, yaşadığı olayları anlatırken kişisel bakış açısını ön plana çıkartır yani öznellik ön plandadır. Ancak tanınmış kişilerin hayatlarından kesit sunduğu için aynı zamanda anı türü tarihe ışık da tutar. Kişisel tarihlerin ve toplumsal hafızanın saklanmasında önemli bir rol oynar çünkü bireylerin yaşadığı olayları kendi bakış açıları ile anlatmaları tarihsel olaylara dair farklı bir perspektif sunar. Özelliklerini maddeleyecek olursak:

  • Kişisel Deneyim: Anı yazarı yaşamından önemli anları anlatır. Bu olaylar genellikle yazarın yaşamında dönüm noktaları, önemli kişiler ile tanışmaları, kültürel deneyimler veya tarihi olaylara tanıklık gibi özel anlar olabilir.
  • Öznel Anlatım: Anı türünde anlatım tamamen kişiseldir. Yazar, yaşadığı olayları kendi penceresinden, kendi gözünden ve duygusal bakış açısından aktarır. Olaylar genellikle yazarın subjektif yorumları ve izlenimleri ile bezenir.
  • Gerçeklik ve Doğruluk: Anılar gerçek yaşantılara dayalıdır. Çıkış noktası geçmişte yaşanan olaylardır. Bu yönü ile hikâye, roman gibi diğer edebi türlerden ayrılır.
  • Toplumsal ve Kültürel Yansımalar: Anılar bireysel yaşantının ötesinde toplumsal ve kültürel bağlamda da önemli bilgiler sunabilir. Özellikle önemli tarihi olayların yaşandığı dönemde yaşamış yazarların anıları dönemin ruhunu yansıtan birer tarihsel kaynak olabilir.

DİKKAT!

  • Anı ile otobiyografi karıştırılmamalıdır. Otobiyografide kişi kendi hayatını sistematik bir şekilde, belirli bir düzene ve kronolojiye bağlı kalarak kaleme alır. Kişi, hayatını tüm detayları ile açıklar. Anı türünde ise kişi belirli bir olayı ya da konuyu ele alır. Sadece yaşanmış bir an’ı anlatır.
  • Yine anı ile günlük türü birbiri ile karıştırılmamalıdır. Günlükte yaşanan olaylar günü gününe kaleme alınırken anı yaşanan olay üzerinden zaman geçtikten sonra kaleme alınır.

ANININ TARİHÇESİ

Anı eski bir metin türüdür. Antik Yunan’da Atinalı tarihçi ve yazar Ksenophon’un MÖ 400 yıllarında  kaleme aldığı ”Anabasis’tir. Çoğu Anadolu’da geçen büyük bir askeri seferde yaşadıklarını ve deneyimlerini konu almıştır. Türk edebiyatında ise Babür İmparatoru Babürşah’ın yazdığı ”Babürname” adlı eser anı türünün ilk örneği kabul edilir. Sonrasında yazılan düzyazı türünde metinlerde (vakayinameler, menakıpnameler vb.) anı diğer türlerle iç içe geçmiştir. Bağımsız bir tür olarak ve Batılı anlamda Türk edebiyatında anının ilk örnekleri Servet-i Fünun Dönemi’nde verilmiştir. Halit Ziya Uşaklıgil’in ”Kırk Yıl” adlı eseri Batılı anlamda anının ilk örnekleri arasında kabul edilir. Edebiyatımızda özellikle de edebi tür çeşitliliği yönüyle oldukça zengin bir dönem olan Cumhuriyet Dönemi’nde anı türünde birçok eser verilmiştir. Onlardan bazıları:

-Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, Zoraki Diplomat, Anamın Kitabı

-Yahya Kemal Beyatlı: Siyasi ve Edebi Portreler

-Refik Halit Karay: Üç Nesil, Üç Hayat

-Abdülhak Şinasi Hisar: Boğaziçi Yalıları

-Halide Edip Adıvar: Türk’ün Ateşle İmtihanı, Mor Salkımlı Ev

-Yusuf Ziya Ortaç: Bizim Yokuş, Portreler

-Falih Rıfkı Atay: Çankaya

-Necip Fazıl Kısakürek: Yılanlı Kuyudan

-Oktay Akbal: Anı Değil Yaşam, Hiroşimalar Olmasın

GEZİ YAZISI (SEYAHATNAME)

Gezi yazısı; yazarın bir seyahat ya da gezinti sırasında gözlemlediği yerleri, kültürleri, insanları ve gezi ile ilgili yaşadığı deneyimleri anlattığı bir edebi türdür. Bu tür; gezilen yerin coğrafyasını, tarihini, kültürünü ve toplumsal yapısını keşfetmeye yönelik detaylı gözlemler içerir. Yazar gezilen yerlerin tarihi ve kültürel zenginliklerini aktarırken o yerin insanlarını, yaşam tarzlarını, günlük pratiklerini de betimleyebilir. Sadece bir yerin fiziksel betimlemesi değil aynı zamanda yazarın o yer hakkında edindiği izlenimler, kişisel düşünceler, duygusal etkiler de gezi yazısında önemli bir yer tutar. Bu nedenle gezi yazıları bir yeri tanıtırken aynı zamanda yazarın bireysel deneyimlerini ve öznel bakış açısını da taşır. Özelliklerini maddeleyecek olursak:

  • Gözlemler ve Betimlemeler: Gezi yazısının temel ögesi, yazarın gezdiği yer hakkında yaptığı gözlemler ve bu gözlemler ile ilgili betimlemelerdir. Yazar gözlemlediği manzaraları, insanları, doğayı, sokakları, gelenekleri detaylı bir biçimde aktarır. Bunu aktarırken elbette niteleyici unsurlardan yararlanarak betimleme yapmaktadır. Bu betimlemeler okuyucunun geziye dair biz izlenim edinmesini sağlar.
  • Öznel Anlatım: Gezi yazıları her ne kadar anlatılan yer ile ilgili bilgi sahibi olmamızı sağlasa da metnin içerisinde zaman zaman yazarın kişisel düşünce ve duygularının ön planda olduğunu da görürüz. Yazar gezdiği yer hakkında izlenimlerini, meraklarını, hayal kırıklıklarını veya beğenilerini de dile getirir. Anlatımda kişisel bir bakış açısı olduğu için öznel ifadeler ile de karşılaşırız.
  • Edebi Dil ve Anlatım: Gezi yazısı sadece bilgilendirme amacı taşımadığı için edebi, estetik bir dil kullanımı gerektirir. Betimlemeler, metaforlar, ayrıntılı anlatımlar, duygusal ifadeler vb. gezi yazısının edebi olmasını sağlayan ögelerdir. Dil bu noktada okuru mekâna ve atmosfere sokma işlevi görmektedir.
  • Bireysel ve Toplumsal Yansımalar: Sadece gezilen yer değil o yerin sosyal yapısı, kültürel özellikleri, gelenekleri ve hatta politik durumu dahi ele alınabilir. Yazar daha geniş bir çerçeveden sunum yapabilir.

DİKKAT!

Seydi Ali Reis’in ”Miratü’l Memalik” adlı eseri Türk edebiyatının ilk gezi yazısıdır. Türk edebiyatındaki en tanınmış gezi yazısı (seyahatname) ise Evliya Çelebi’nin ”Seyahatname’sidir.