İslâmiyet’in Türkler arasında kitleler hâlinde yayılmaya başlamasıyla her alanda olduğu gibi Türk edebiyatı da bir değişime uğramıştır.  13. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Türk edebiyatı; halk ve divan edebiyatı olmak üzere iki koldan gelişimini sürdürmüştür. Divan edebiyatını meydana getiren kişiler medresede eğitim görmüş ve saray çevresinde yetişen aydın kişilerdir ve bu edebiyat İslam dini ekseninde gelişmiş bir edebiyattır.  Bu dönem boyunca, saray çevrelerinde ve divanlarda yetişmiş şairler tarafından yazılan şiirler, genellikle belirli bir kural ve ölçüye (örneğin aruz ölçüsü) uygun olarak kaleme alınmıştır. Divan edebiyatının en önemli temsilcileri arasında Fuzuli, Baki, Nedim, Nef’i gibi ünlü şairler bulunmaktadır. Bu yazımızda divan edebiyatı dönemini ve bu dönemde oluşturulan gazel, kaside, mesnevi, şarkı, rubai gibi nazım şekillerini inceleyeceğiz.

Divan Edebiyatı’nın Genel Özellikleri

  • 13 ve 19. yüzyıllar arasında medrese eğitimi görmüş kişiler arasında, Arap ve Fars edebiyatı örnek alınarak şekillenen ve gelişen bir edebiyattır.
  • Yüksek zümre edebiyatı, saray edebiyatı, klasik edebiyat, Enderun edebiyatı, eski edebiyat isimleri ile de anılır.
  • Genellikle Divan Edebiyatı denmesinin sebebi, şairlerin şiirlerini divan adı verilen kitaplarda toplamalarıdır.
  • Bu edebiyatın kaynakları; Kur’an ayetleri, hadisler, İslâm tarihi, kelam, fıkıh, peygamber hikâyeleri, evliya menkıbeleri, mucizeler, kerametler, tasavvuf, İran mitolojisi, çağın ilimleri gibi unsurlardır.
  • Manzum (şiir) ürünler ağırlıklıdır. Nesir (düz yazı) şeklinde yazılan yazılar oldukça azdır.
  • Kuralcı, şekilci bir edebiyattır. Bu nedenle estetik güzellik ön plandadır. Biçimsel açıdan şiirin kusursuz olması önemlidir.
  • Şiirler genellikle beyitlerle yazılmıştır.
  • Aruz ölçüsü kullanılmıştır.
  • Genellikle tam ve zengin uyağın yanı sıra seci de yoğun olarak kullanılmıştır.
  • Dil, ağır ve süslüdür.
  • Arapça ve Farsça kelimeler fazlaca kullanılmıştır.
  • ‘’Sanat, sanat içindir.’’ ve ‘’Kafiye göz içindir.’’ anlayışı hâkimdir.
  • Sanat yapma kaygısı olduğu için söz sanatları ve mazmunlar (imge) sıkça kullanılmıştır.
  • Toplumsal konulara pek değinilmemiştir.
  • Şairler bütün güzelliğinden ziyade parça güzelliğini önemsemişlerdir.
  • Divan şiiri bir üslup şiiridir. Önemli olan biçimdir, estetiktir

 

Divan Edebiyatı Nazım Şekilleri

➡Gazel

➡Kaside

➡Mesnevi

➡Şarkı

➡Rubai

➡Tuyuğ

➡Murabba

➡Kıt’a

➡Terkibibent

➡Terciibent

 

 

Gazel
  • Arap edebiyatından İran’a, İran’dan da Türk edebiyatına geçmiştir.
  • Divan edebiyatında en çok kullanılan nazım şeklidir.
  • Aşk, sevgi, güzellik gibi lirik konular üzerine yazılmıştır.
  • Konu bakımında halk edebiyatındaki koşma nazım şekline benzer.
  • Aruzun her kalıbı ile yazılabilir.
  • Nazım birimi beyittir.
  • Uyak şeması: aa, ba, ca, da, ea… (Sadece 1. beyit kendi arasında uyaklıdır. Diğer beyitlerin ikinci mısraları birinci beyit ile uyaklıdır.)
  • Beyit sayısı 5-15 arasında değişir.
  • Gazelin birinci beytine matla denir. Matladan sonraki beyit ise ‘’hüsnü matla’’dır.
  • Gazelin son beytine makta denir. Maktadan bir önceki beyit ise ‘’hüsnü makta’’dır.
  • Makta bölümünde yani gazelin son beytinde şairin adı ya da mahlası geçer.
  • Bir gazelin en güzel beytine ‘’beytü’l gazel’ denir. Eğer bir gazelin bütün beyitleri beytü’l gazel kadar güzelse bu tür gazellere ‘’yek avaz gazel’’ denir.
  • Gazelde anlam birliği varsa bu tür gazellere ‘’yekahenk gazel’’ denir.
  • Konularına göre gazeller bazı isimler alır. Aşk acısını konu alanlara ‘aşıkane gazel’, öğüt verenlere ‘hikemi gazel’, aşkın güzelliklerini anlatanlara ‘şuhane gazel’, dünya nimetlerinin önemsiz olduğunu anlatanlara ise ‘rindane gazel’ denir.
GAZEL

Âşık olanın ışk odından nişan gerek
Bağrı kebâb gözlerinün yaşı kan gerek	

Yâri diyen gerek kim ola gayrden berî
Cânânı isdeyen kişiye terk-i cân gerek	

Cevre kıla tahammül iden yârı ârzû
Sabr ide hâra her kim ana gül-sitân gerek	

Şem’-i safâdur ol sanem ana irişmeğe
Pervâne bigi yanmağa tâb u tüvan gerek	

Sinün yüzün görene ne hâcet likâ-yı hûr
Kapunda yir bulana ne bâğ-ı cinan gerek	

Gonce lebünden isder idüm söz açam velî
Ol râz-ı nâzüki bilürem kim nihan gerek	

Anunçün Ahmedî heves ider lebüne kim
 Dil-hastedür ana şeker-i nâr-dan gerek
                                                                     Ahmedî
KASİDE
  • Arap edebiyatından alınan bir nazım biçimidir.
  • Övmek veya yermek için yazılan kasideler çoğunlukla devlet büyüklerini övmek için yazılmıştır.
  • Nazım birimi beyittir.
  • Kafiye şeması gazelde olduğu gibi aa,ba,ca… şeklindedir. (Sadece 1. beyit kendi arasında uyaklıdır. Diğer beyitlerin ikinci mısraları birinci beyit ile uyaklıdır.)
  • Beyit sayısı 33-99 arasında değişir.
  • Aruzun her kalıbıyla yazılabilir.
  • İlk iki beyte matla, son iki beyte makta, en güzel beyte ‘beytü’l kasid’, şairin adının geçtiği beyte ‘taç beyit’ denir.
  • Dizelerinin ortasında uyak bulunan kasidelere ‘musammat kaside’ denir.
  • Konularına, başlangıcına ve kafiye/rediflerine göre kasideler farklı isimler alırlar.
  • Kasidenin bölümleri:
    • Nesib (Teşbib): Giriş niteliğinde oldukça uzun bir bölümdür. Varlık ve olayların tasviri yapılır.
    • Girizgâh: Asıl konuya giriş yapılır. Genellikle tek beyitten oluşur.
    • Methiye: Kasidenin sunulduğu kişinin övgü ile anlatıldığı bölümdür.
    • Tegazzül: Kasideyi tekdüzelikten çıkartmak için kasideyle aynı ölçü ve uyakla yazılmış gazeldir. Her kasidede olmak zorunda değildir. Şairin isteğine bağlıdır.
    • Fahriye: Şairin kendisini ve sanatını övdüğü bölümdür.
    • Dua: Kasidenin son bölümüdür. Şair, övdüğü kişinin başarıya ulaşması için yakarışlarda, iyi dileklerde bulunur. Allah’a dua eder. ‘Taç beyit’ adını verdiğimiz, şairin mahlasının geçtiği beyit dua bölümünde bulunur.
KASİDE
Edrine şehri mi bu yâ Gülşen-i Me’vâ mıdır?
Anda kasr-ı pâdişâhî cennet-i a’lâ mıdır?

Beyt-i Ma’mûr-ı felek mi ol fezâda ol sarây
Yâ zemîni cennet olmuş Kâ’be-yi ulyâ mıdır?

Cûylar mı devr iden tarf-ı çemen-zârın yahûd
Mâ’i pervâz ile kat’olmuş yeşil hârâ mıdır?

Sebz ü hurrem bir fezâ mı her kenâr-ı cûy-bâr
Yâ miyân-ı cûda aks-i künbed-i hadrâ mıdır?

Hıfz içün yahûd vücûd-ı pâdişâhı cûylar
Pâsbân-ı genç-i devlet olmuş olmuş ejderhâ mıdır?

Cenneti görmüş bir âdem var ise gelsün disün
Tarhı anın dahı böyle dil-keş ü ra’nâ mıdır?

Güllerinde var mı böyle reng ü bûy-ı dil-firîb
Yâ nesîm subhı böyle bûstân-pîrâ mıdır?

Bir dıraht-ı ser-firâzı var mı bâğ-ı cennetin
Yohsa ancak vâ’izin medh itdüği Tûbâ mıdır?
                          ...                    
                                                            Nef'i

ŞARKI
  • Türklerin divan şiirine kazandırdığı bir nazım biçimidir.
  • Nazım birimi dörtlüktür. Beş ya da altı dizeli bentlerden oluşan şarkılar da vardır.
  • Bestelenmek üzere yazılır. Bu nedenle bent sayısı azdır.
  • Aruzun kısa kalıpları ile yazılır.
  • Uyak şeması aaaa, bbba, ccca… şeklindedir.
  • Her bendin son dizesi tekrar edilir. Bu bölüme nakarat denir.
  • Şarkı; aşk, ayrılık vb. konularda yazılır.
  • En önemli temsilcisi Nedim’dir.
ŞARKI 

Kalbim yine üzgün seni andım da derinden,
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!
Üzgün ve kırılmış gibi en ince yerinden,
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!

Senden boşalan bağrıma göz yaşları dolmuş!
Gördüm ki yazın bastığımız otları solmuş.
Son demde bu mevsim gibi benzim de kül olmuş,
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!
                                                           Yahya Kemâl
 
DİĞER NAZIM ŞEKİLLERİ

10. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı’nda ”gazel, kaside ve şarkı” ön planda olduğu için diğer nazım şekillerine burada sadece kısaca değinilmiştir.

Mesnevi

  • Aşk, savaş gibi olay örgüsü içeren konuları anlatmak için kullanılan nazım şeklidir.
  • Divan edebiyatının en uzun nazım şeklidir.
  • Olay örgüsüne sahip olduğu için hikâye gibi metin türlerine benzer. Ancak beyitlerle yazılır.
  • Her beyit kendi arasında uyaklıdır. Uyak şeması aa,bb,cc,dd … şeklindedir. Bu nedenler sınırsız beyit ile yazılabilir.
  • Beş mesneviden oluşan esere hamse denir.
  • Türk edebiyatındaki ilk mesnevi 11. yüzyılda Yusuf Has Hacip tarafından kaleme alınan ‘Kutadgu Bilig’ adlı geçiş dönemi eseridir.

(Mesnevi ile ilgili daha detaylı bilgilere hikâye ünitesinden ulaşabilirsiniz.)

 

Rubai

  • Türk edebiyatına İran edebiyatından geçmiştir.
  • Kendine özgü bir ölçüsü olan, dört dizelik tek bentten oluşan nazım şeklidir.
  • Aruzun 24 değişik kalıbı ile yazılır.
  • Uyak şeması aaxa şeklindedir.
  • İlk iki dize hazırlık niteliğindedir. Asıl anlatılmak istenen şey son iki dizede verilir.
  • Az sözle çok şey anlatmak amacıyla yazılır.
  • Nükteli bir anlatımı vardır.
  • Tasavvuf, aşk, ölüm, felsefe gibi konular işlenir.
  • Genellikle mahlas kullanılmaz.
  • Bu türün en büyük şairi Ömer Hayyam’dır.

Tuyuğ

  • Türklerin divan şiirine kazandırdığı bir nazım şeklidir.
  • Aruzun yalnızca ‘fâîlâtün-fâîlâtün-fâîlün’ kalıbı ile yazılır. (Rubaiden farkı)
  • Uyak şeması aaxa şeklindedir.
  • Genellikle cinaslı uyak kullanıır.
  • Konu sınırlaması yoktur.
  • Bu nazım şeklini ilk kez kullanan 14. Yüzyıl şairlerinden Kadı Burhaneddin’dir.

Murabba

  • Dörder dizelik bentlerden oluşur.
  • Bent sayısı genellikle 3-7 arasında değişir.
  • Felsefe, aşk ya da genellikle didaktik konular (din, ahlâk, öğreticilik) işlenir.
  • Uyak şeması aaaa, bbba, ccca şeklindedir.
  • Bestelenme amacı yoktur. Bu noktada şarkı nazım şeklinden ayrılır.

Kıt’a

  • En az iki beyitten oluşan genellikle mahlassız şiirlerdir.
  • Türk edebiyatına Arap edebiyatından geçmiştir.
  • Beyitler arasında anlam bütünlüğü vardır.

Terkibibent

  • Bentlerden oluşan uzun bir nazım biçimidir.
  • Bent sayısı 5 ile 15 bent arasında değişir.
  • Her bentte 5-10 beyit vardır ve her bent iki bölümden oluşur. İlk bölüme hane, son beyte ise hane denir.
  • Vasıta beyti her bentin sonunda değişir.
  • Baki’nin ünlü ‘’Kanuni Mersiyesi’’ terkibibent şeklinde yazılmıştır.

Terciibent

  • Biçim olarak terkibibente benzer.
  • Terkibibentten farkı vasıta beytinin her bendin sonunda tekrar etmesidir.
  • Zor yazılan şiirlerdir.